Ermiş

Stok Kodu:
9789944979870
Boyut:
10.50x17.00
Sayfa Sayısı:
143
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-08
Çeviren:
A. Erkin Köylügil
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%25 indirimli
7,90
5,93
9789944979870
407216
Ermiş
Ermiş
5.93

On iki sene boyunca onu dünyaya geldiği adaya geri götürecek gemiyi bekleyen El Mustafa, sonunda geminin gelişini görür. Ancak dönmeden önce Orfales halkının cevaplamasını istediği sorular vardır. Arkasından "Gitme!" diye seslenen halka , "Ey Orfales halkı, neyden söz edebilirim ki size, zaten sizin içinizde akıp durandan başka?" diye seslenen El Mustafa'nın cevaplaması gereken sorular Orfales halkının sözü geçen büyükleri tarafından soruluyor.
Sevgi, evlilik, çocuk, vermek, yemek ve içmek, çalışmak, sevinç ve keder, evler, giyim , alımsatım, suç ve ceza, kanun, özgürlük, düşünce ve hırs, acı, kendini bilmek vs. ile ilgili sorulacak tek soru söylenecek çok cevap vardır. Soru- cevap şeklinde devam eden kitap Orfales halkıyla birlikte okuyucularında merak ettikleri soruların cevaplarını bulmalarını sağlıyor.
Ve El Mustafa yanıtladı:
"Siz ölümün sırrını bilmek istiyorsunuz.
Ama onu hayatın kalbinde aramadıktan sonra nasıl bulabilirsiniz ki?
Gözleri geceyle sınırlanmış ve gündüzleri kör bakan baykuş, aydınlığın gizeminden peçeyi kaldıramaz.
Ölümün ruhunu gerçekten kavrayabilmek istiyorsanız, kalbinizi tam anlamıyla hayatın kendisine açın.
Çünkü hayat ve ölüm, tıpkı nehir ile deniz gibi, birdir.
Tutkularınızın ve umutlarınızın derinliklerinde öteye dair sessiz bilginiz yatar.
Tıpkı karın altındaki tohumlar gibi, kalbiniz de baharı düşler.
Güvenin hayallerinize; çünkü onlarda gizlidir ebediyete açılan kapı.
Ölümden korkuşunuz, kendisini kutsayacak olan kralın karşısında titreyen çobanın korkusuna benzer.
Korkudan titreyen çoban, kralın nişanına sahip olacağı için mutlu değil midir?
Yine de dikkatini daha ziyade titreyişine vermiş değil mi?
Çünkü ölmek soyunuk olarak rüzgârın önüne dikilmek ve güneşin altında erimekten başka nedir ki?
Ve soluk alışın durması da, soluğun kendi huzursuz çalkantılarından arınıp sınırlandırılmamış olan Tanrı'ya erişmek için yükselerek dağılması değil de nedir ki?
Yalnızca sessizliğin nehrinde içebildiğinizde gerçekten şarkı söyleyebilirsiniz.
Ve dağın zirvesine tırmandığınız vakit işte o zaman tırmanmaya başlayacaksınız.
Ve ancak yeryüzü sizin gövdenizi geri çağırdığında gerçekten raks edebilirsiniz."

On iki sene boyunca onu dünyaya geldiği adaya geri götürecek gemiyi bekleyen El Mustafa, sonunda geminin gelişini görür. Ancak dönmeden önce Orfales halkının cevaplamasını istediği sorular vardır. Arkasından "Gitme!" diye seslenen halka , "Ey Orfales halkı, neyden söz edebilirim ki size, zaten sizin içinizde akıp durandan başka?" diye seslenen El Mustafa'nın cevaplaması gereken sorular Orfales halkının sözü geçen büyükleri tarafından soruluyor.
Sevgi, evlilik, çocuk, vermek, yemek ve içmek, çalışmak, sevinç ve keder, evler, giyim , alımsatım, suç ve ceza, kanun, özgürlük, düşünce ve hırs, acı, kendini bilmek vs. ile ilgili sorulacak tek soru söylenecek çok cevap vardır. Soru- cevap şeklinde devam eden kitap Orfales halkıyla birlikte okuyucularında merak ettikleri soruların cevaplarını bulmalarını sağlıyor.
Ve El Mustafa yanıtladı:
"Siz ölümün sırrını bilmek istiyorsunuz.
Ama onu hayatın kalbinde aramadıktan sonra nasıl bulabilirsiniz ki?
Gözleri geceyle sınırlanmış ve gündüzleri kör bakan baykuş, aydınlığın gizeminden peçeyi kaldıramaz.
Ölümün ruhunu gerçekten kavrayabilmek istiyorsanız, kalbinizi tam anlamıyla hayatın kendisine açın.
Çünkü hayat ve ölüm, tıpkı nehir ile deniz gibi, birdir.
Tutkularınızın ve umutlarınızın derinliklerinde öteye dair sessiz bilginiz yatar.
Tıpkı karın altındaki tohumlar gibi, kalbiniz de baharı düşler.
Güvenin hayallerinize; çünkü onlarda gizlidir ebediyete açılan kapı.
Ölümden korkuşunuz, kendisini kutsayacak olan kralın karşısında titreyen çobanın korkusuna benzer.
Korkudan titreyen çoban, kralın nişanına sahip olacağı için mutlu değil midir?
Yine de dikkatini daha ziyade titreyişine vermiş değil mi?
Çünkü ölmek soyunuk olarak rüzgârın önüne dikilmek ve güneşin altında erimekten başka nedir ki?
Ve soluk alışın durması da, soluğun kendi huzursuz çalkantılarından arınıp sınırlandırılmamış olan Tanrı'ya erişmek için yükselerek dağılması değil de nedir ki?
Yalnızca sessizliğin nehrinde içebildiğinizde gerçekten şarkı söyleyebilirsiniz.
Ve dağın zirvesine tırmandığınız vakit işte o zaman tırmanmaya başlayacaksınız.
Ve ancak yeryüzü sizin gövdenizi geri çağırdığında gerçekten raks edebilirsiniz."

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat