Eros ve Uygarlık Freud Üzerine Felsefi Bir İnceleme

Stok Kodu:
9789753971874
Boyut:
13.50x21.50
Sayfa Sayısı:
184
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2016-05
Çeviren:
Aziz Yardımlı
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
%22 indirimli
68,00
53,04
9789753971874
509954
Eros ve Uygarlık
Eros ve Uygarlık Freud Üzerine Felsefi Bir İnceleme
53.04

Herbert Marcuse (1898-1979) felsefe doktorasını Freiburg Üni­versitesinden aldı. 1920'de Heidegger'in Varlık ve Zaman'ını oku­duktan sonra aynı üniversiteye dönerek Heidegger ile çalıştı. 1933'te Frankfurt'ta Marxist eğilimli Toplumsal Araştırma Kuru­muna katıldı. 1940'ta ABD uyruğuna geçti ve II. Dünya Savaşı sıra­sında US Office of Strategic Services'te (CIA'in önceli) Almanya hakkındaki istihbarat raporlarının analizinde görev aldı. 1952'de politik kuramcı olarak meslek yaşamını Columbia, Harvard, Bran­deis ve son olarak California Üniversitelerinde sürdürdü. Marcuse tüm Marxizmine karşın des­potik kutarıcı rolünü üstlenmedi. “Yeni solun babası” olarak görülmekten de hoşlanmadı ve bu adlandırmayı reddetti.

Soğuk Savaş ikliminde yazılan Eros ve Uygarlık (1955) “deneysel bir inceleme” karakterini taşır. Ek olarak bir “eleştiri” karakterini de taşır. Bir inceleme olarak, ruhbilimsel kategorilerin bundan böyle “politik kategoriler oldukları” ve bugün “Eros uğruna kavganın politik kavga” olduğu görü­şünü öncülü olarak alır. Bir eleştiri olarak, Freud'un ruhçözümleme kuramının yazarın kişisel perspektifinden bir yorumunu sunar.

İçgüdünün ve onun ayrışma ürünleri olan ruhsal belirlenimlerin “politik” işlev kazanması tarihte sürpriz bir fenomen, neredeyse tarihin kendisinin yolunu şaşırması gibi birşeydir. Bu olgu istenci insan tarihinde belirleyici etmen olmaktan çıkarır. İnsanlığın yazgısına karar verecek olan etmen bundan böyle Eros ve Ölüm İçgüdüsü arasında yer almakta olan çatışmada üstünlüğü ele geçirecek olan yandır. Ve bu özsel olarak erotik kavganın sonucu bir olumsallık sorunudur.
Marcuse'nin eleştirel çözümlemesi tarihin sürecinde olduğu gibi Freud'un metapsikoloji­sinde de kimi uyarlamaları gerektirir. Ruhçözümleninin birincil kavramı olan baskı kavramı Marcuse'nin fenomenolojik-ontolojik yorumunda politik baskı olarak yeniden formüle edilir. Buna göre “bilinçsiz” olanın yeri bilinç tarafından, hiç olmazsa ön-bilinç tarafından alınır. (Daha sonra kimi yorumcular daha da radikal bir yaklaşımla bilinçaltınnın yapısının “dilin” yapısı ile bir olduğunu söyleyeceklerdi.) Bu bilinçli politik “baskı” bilinçsiz yığınları ve kitleleri özgür istenç kavramından bağışlar, tarihi öznesiz bırakır, yurttaş toplumunu gereksiz bir kurguya indirger, ve sonuçta kitle demokrasisi yalnızca “baskının içe yansıtılmasının aracı” olur. Bireyler kitlesel tüketim süreçlerine uyarlanırken, toplum moral olgunluktan ve sorumluluktan yoksun bir kitle olarak sürekli manipülasyon altında tutulur ve Devlet egemenlik Logosunun sindirme aygıtı olur. Tarih dünya-tininin tarihi değil ama özgürlüğe yeteneği ve hakkı olmayan bir insanlık üzerindeki egemen Birin komplosudur. Her nasılsa, bir içgüdü simgesi olarak Eros kavgacı bir Erosa dönüşecek ve Logos ile hesaplaşacaktır.

- Aziz Yardımlı

Herbert Marcuse (1898-1979) felsefe doktorasını Freiburg Üni­versitesinden aldı. 1920'de Heidegger'in Varlık ve Zaman'ını oku­duktan sonra aynı üniversiteye dönerek Heidegger ile çalıştı. 1933'te Frankfurt'ta Marxist eğilimli Toplumsal Araştırma Kuru­muna katıldı. 1940'ta ABD uyruğuna geçti ve II. Dünya Savaşı sıra­sında US Office of Strategic Services'te (CIA'in önceli) Almanya hakkındaki istihbarat raporlarının analizinde görev aldı. 1952'de politik kuramcı olarak meslek yaşamını Columbia, Harvard, Bran­deis ve son olarak California Üniversitelerinde sürdürdü. Marcuse tüm Marxizmine karşın des­potik kutarıcı rolünü üstlenmedi. “Yeni solun babası” olarak görülmekten de hoşlanmadı ve bu adlandırmayı reddetti.

Soğuk Savaş ikliminde yazılan Eros ve Uygarlık (1955) “deneysel bir inceleme” karakterini taşır. Ek olarak bir “eleştiri” karakterini de taşır. Bir inceleme olarak, ruhbilimsel kategorilerin bundan böyle “politik kategoriler oldukları” ve bugün “Eros uğruna kavganın politik kavga” olduğu görü­şünü öncülü olarak alır. Bir eleştiri olarak, Freud'un ruhçözümleme kuramının yazarın kişisel perspektifinden bir yorumunu sunar.

İçgüdünün ve onun ayrışma ürünleri olan ruhsal belirlenimlerin “politik” işlev kazanması tarihte sürpriz bir fenomen, neredeyse tarihin kendisinin yolunu şaşırması gibi birşeydir. Bu olgu istenci insan tarihinde belirleyici etmen olmaktan çıkarır. İnsanlığın yazgısına karar verecek olan etmen bundan böyle Eros ve Ölüm İçgüdüsü arasında yer almakta olan çatışmada üstünlüğü ele geçirecek olan yandır. Ve bu özsel olarak erotik kavganın sonucu bir olumsallık sorunudur.
Marcuse'nin eleştirel çözümlemesi tarihin sürecinde olduğu gibi Freud'un metapsikoloji­sinde de kimi uyarlamaları gerektirir. Ruhçözümleninin birincil kavramı olan baskı kavramı Marcuse'nin fenomenolojik-ontolojik yorumunda politik baskı olarak yeniden formüle edilir. Buna göre “bilinçsiz” olanın yeri bilinç tarafından, hiç olmazsa ön-bilinç tarafından alınır. (Daha sonra kimi yorumcular daha da radikal bir yaklaşımla bilinçaltınnın yapısının “dilin” yapısı ile bir olduğunu söyleyeceklerdi.) Bu bilinçli politik “baskı” bilinçsiz yığınları ve kitleleri özgür istenç kavramından bağışlar, tarihi öznesiz bırakır, yurttaş toplumunu gereksiz bir kurguya indirger, ve sonuçta kitle demokrasisi yalnızca “baskının içe yansıtılmasının aracı” olur. Bireyler kitlesel tüketim süreçlerine uyarlanırken, toplum moral olgunluktan ve sorumluluktan yoksun bir kitle olarak sürekli manipülasyon altında tutulur ve Devlet egemenlik Logosunun sindirme aygıtı olur. Tarih dünya-tininin tarihi değil ama özgürlüğe yeteneği ve hakkı olmayan bir insanlık üzerindeki egemen Birin komplosudur. Her nasılsa, bir içgüdü simgesi olarak Eros kavgacı bir Erosa dönüşecek ve Logos ile hesaplaşacaktır.

- Aziz Yardımlı

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat