Konfüçyüs'ten:
Çinli talebeler bir gün hocalarına sordular:
-Efendimiz, şayet elinizde ülkenin işlerini düzeltecek bir kudret ve imkan bulunsaydı işe nereden başlardınız?
Hoca, düşünmeden şu cevabı verdi:
-Dilin doğru kullanılmasına çalışırdım. Öğrenciler, hocalarının yüzüne şaşkın şaşkın baktılar:
-Fakat bu küçük bir şey!.. Niçin çok önemli olduğunu söylüyorsunuz?
Bilge hoca başını salladı, sonra şöyle dedi:
-Eğer dil doğru kullanılmazsa, ağızdan çıkan kelimeler ifade edilmek istenen şeyleri vermez. Söylenen sözler ve sarf edilen kelimeler ifade edilmek istenen maksadı anlatamayınca da, yapılması gereken işler yapılamaz. Yapılması gereken işler yapılamayınca da, ahlak ve sanat soysuzlaşır. Ahlak ve sanat soysuzlaşınca da adaletsizlik başlar. Bu durum da halk ne yapacağını bilemez ve çaresizlik içinde bocalar, durur.
Konfüçyüs'ten:
Çinli talebeler bir gün hocalarına sordular:
-Efendimiz, şayet elinizde ülkenin işlerini düzeltecek bir kudret ve imkan bulunsaydı işe nereden başlardınız?
Hoca, düşünmeden şu cevabı verdi:
-Dilin doğru kullanılmasına çalışırdım. Öğrenciler, hocalarının yüzüne şaşkın şaşkın baktılar:
-Fakat bu küçük bir şey!.. Niçin çok önemli olduğunu söylüyorsunuz?
Bilge hoca başını salladı, sonra şöyle dedi:
-Eğer dil doğru kullanılmazsa, ağızdan çıkan kelimeler ifade edilmek istenen şeyleri vermez. Söylenen sözler ve sarf edilen kelimeler ifade edilmek istenen maksadı anlatamayınca da, yapılması gereken işler yapılamaz. Yapılması gereken işler yapılamayınca da, ahlak ve sanat soysuzlaşır. Ahlak ve sanat soysuzlaşınca da adaletsizlik başlar. Bu durum da halk ne yapacağını bilemez ve çaresizlik içinde bocalar, durur.