KÜRŞAD:
Dostum, gözlerinde büyük endişelerin izini görmesem bu sözleri bir hakaret gibi kabul eder, onları sana kılıcımın ucuna takıp geri verirdim. Ağabeyim Kiyeli mağlup olduğu ve Türkler esir edilip Çin'e getirildiği zaman ben daha on dört yaşındaydım. Yani tam yirmi beş seneden beri Çin sarayındayım. Burada ağabeyimin ve bütün hanedanımız efradının birer birer ve hicaplarından öldüklerini gördüm. Zannediyor musun ki, Çin sarayının ihtişamı bana bütün bunları unutturdu?.. Geldiğim günden beri bu süslü odalara, bu en ince ipeklerden yapılan yataklara ısınamadım. Geldiğim günden beri memleketimin çorak ovalarını, geceleyin kapısından kum çöllerini ve ay ışığını seyrettiğim kıl çadırları arıyorum.
KÜRŞAD:
Dostum, gözlerinde büyük endişelerin izini görmesem bu sözleri bir hakaret gibi kabul eder, onları sana kılıcımın ucuna takıp geri verirdim. Ağabeyim Kiyeli mağlup olduğu ve Türkler esir edilip Çin'e getirildiği zaman ben daha on dört yaşındaydım. Yani tam yirmi beş seneden beri Çin sarayındayım. Burada ağabeyimin ve bütün hanedanımız efradının birer birer ve hicaplarından öldüklerini gördüm. Zannediyor musun ki, Çin sarayının ihtişamı bana bütün bunları unutturdu?.. Geldiğim günden beri bu süslü odalara, bu en ince ipeklerden yapılan yataklara ısınamadım. Geldiğim günden beri memleketimin çorak ovalarını, geceleyin kapısından kum çöllerini ve ay ışığını seyrettiğim kıl çadırları arıyorum.