Bu çalışma eğitim felsefesini temelden değiştirmeyi amaçlamış ve bu değişikliğe öğretmenleri eğiterek başlamıştır. Bu değişikliği insanı kendisine has özellikleri olan, değerli ve farklı bir varlık olarak kabul etme olarak isimlendirebiliriz. Daha önceki eğitim modelinde daha önceden hazırlanmış bir takım bilgilerden oluşan bir program vardır. Yıl içinde bu program dahilinde çocuklara bu bilgilerin verilmesi amaçlanmaktadır. Şarkılar söylenmekte ve bazı boyama, kesip yapıştırma etkinlikleri yapılmaktadır. Uygulamalarda her okulun kendisine has farklılıkları olmasına rağmen bu sistemde çocuk alıcı, öğretmen verici bir rol üstlenmektedir. Öğretmenler sürekli çocuklara bir şeyleri öğretmeye çalışmaktadırlar. Öğrenme ve öğretmenin olduğu yerde ister istemez değerlendirme de olacaktır. Her ne kadar anaokullarında henüz not sistemi olmasa bile A çocuk daha iyi öğrendi, başarılı, B çocuk diğerlerinin gerisinde gibi yargılamalar kaçınılmaz olarak karşımıza çıkacaktır. Işte o zaman her çocuğun özel olduğu kavramından uzaklaşılarak çocuklar birbirlerine göre değerlendirileceklerdir. Böyle bir sistemde çocukların özel yeteneklerini bulmak gibi bir düşünce yer almamaktadır. Bu bazı çocuklar için yeteneğin körelmesi olarak sonuçlanabilmektedir. Çocukların doğuştan getirdikleri becerilerin, özelliklerin körelmesi ne kadar acı ise, bir çocuğun aslında yetenekli olmadığı bir alanda çalışmaya zorlanması da o kadar acıdır. Çocuk kendisinden isteneni yaptığı zaman büyük bir coşku ile sevildiğini gördüğü zaman ister istemez bir müddet sonra ailesinin sevgisini alabilmek için istenen konuda başarılı olmaya çalışacaktır. İstenmeden elde edilen bu başarı çocuğa hiçbir doyum vermez, onun için hiçbir anlamı yoktur.
Bu çalışma eğitim felsefesini temelden değiştirmeyi amaçlamış ve bu değişikliğe öğretmenleri eğiterek başlamıştır. Bu değişikliği insanı kendisine has özellikleri olan, değerli ve farklı bir varlık olarak kabul etme olarak isimlendirebiliriz. Daha önceki eğitim modelinde daha önceden hazırlanmış bir takım bilgilerden oluşan bir program vardır. Yıl içinde bu program dahilinde çocuklara bu bilgilerin verilmesi amaçlanmaktadır. Şarkılar söylenmekte ve bazı boyama, kesip yapıştırma etkinlikleri yapılmaktadır. Uygulamalarda her okulun kendisine has farklılıkları olmasına rağmen bu sistemde çocuk alıcı, öğretmen verici bir rol üstlenmektedir. Öğretmenler sürekli çocuklara bir şeyleri öğretmeye çalışmaktadırlar. Öğrenme ve öğretmenin olduğu yerde ister istemez değerlendirme de olacaktır. Her ne kadar anaokullarında henüz not sistemi olmasa bile A çocuk daha iyi öğrendi, başarılı, B çocuk diğerlerinin gerisinde gibi yargılamalar kaçınılmaz olarak karşımıza çıkacaktır. Işte o zaman her çocuğun özel olduğu kavramından uzaklaşılarak çocuklar birbirlerine göre değerlendirileceklerdir. Böyle bir sistemde çocukların özel yeteneklerini bulmak gibi bir düşünce yer almamaktadır. Bu bazı çocuklar için yeteneğin körelmesi olarak sonuçlanabilmektedir. Çocukların doğuştan getirdikleri becerilerin, özelliklerin körelmesi ne kadar acı ise, bir çocuğun aslında yetenekli olmadığı bir alanda çalışmaya zorlanması da o kadar acıdır. Çocuk kendisinden isteneni yaptığı zaman büyük bir coşku ile sevildiğini gördüğü zaman ister istemez bir müddet sonra ailesinin sevgisini alabilmek için istenen konuda başarılı olmaya çalışacaktır. İstenmeden elde edilen bu başarı çocuğa hiçbir doyum vermez, onun için hiçbir anlamı yoktur.