Elinizde tuttuğunuz bu kitapta yer alan tespit ve öngörülerin 2006'dan beri şaşırtıcı bir şekilde gerçekleşiyor olması ülkem Türkiye açısından olsun, Türk milleti, İslam dünyası ve insanlık açısından olsun beni korkutuyor.
Mesih/Mehdi fenomeni öncelikle Türk-İslam coğrafyasını tam anlamıyla nükleer, biyolojik ve kimyasal bir savaşın içine çekebilir. Tarihte ilk kez farklı inanç ve hesaplarla; Kral Davud soyundan Yahudilerin “beklediği Mesih”, özellikle Evanjelist Hıristyanların “beklediği İsa Mesih”, başını İran'ın çektiği Şii İslam inancındaki Müslümanların “beklediği” kayıp 12. imam olan Mehdi ve Hz. İsa ile bir kısım Sünni Müslüman tarikat ve cemaatlerin “beklediği” Mehdi ve Hz. İsa'nın 21. yüzyılın ilk çeyreğine yönelik “kuvvetli inanç” ve spekülatif siyasi atraksiyonlar şaşılacak derecede örtüşüyor. Biz kimin neye inandığını yargılamıyoruz. Ancak bu farklı inanç sahipleri yüz milyonların nasıl oluyor da Mesihi bir beklentide bir nevi mutabakat içinde olduklarıdır.
İşin bir başka vahim ve korkutucu tarafı daha giderek alenileşiyor. Yukarıda saydığımız Mesih/Mehdi beklentisi öyle bir toplumsal histeriye dönüşüyor ki, tarafların hepsi Mesih/Mehdi'nin bir an önce gelmesi için adeta “Tanrı'yı kıyamete çağırıyor.”
Elinizde tuttuğunuz bu kitapta yer alan tespit ve öngörülerin 2006'dan beri şaşırtıcı bir şekilde gerçekleşiyor olması ülkem Türkiye açısından olsun, Türk milleti, İslam dünyası ve insanlık açısından olsun beni korkutuyor.
Mesih/Mehdi fenomeni öncelikle Türk-İslam coğrafyasını tam anlamıyla nükleer, biyolojik ve kimyasal bir savaşın içine çekebilir. Tarihte ilk kez farklı inanç ve hesaplarla; Kral Davud soyundan Yahudilerin “beklediği Mesih”, özellikle Evanjelist Hıristyanların “beklediği İsa Mesih”, başını İran'ın çektiği Şii İslam inancındaki Müslümanların “beklediği” kayıp 12. imam olan Mehdi ve Hz. İsa ile bir kısım Sünni Müslüman tarikat ve cemaatlerin “beklediği” Mehdi ve Hz. İsa'nın 21. yüzyılın ilk çeyreğine yönelik “kuvvetli inanç” ve spekülatif siyasi atraksiyonlar şaşılacak derecede örtüşüyor. Biz kimin neye inandığını yargılamıyoruz. Ancak bu farklı inanç sahipleri yüz milyonların nasıl oluyor da Mesihi bir beklentide bir nevi mutabakat içinde olduklarıdır.
İşin bir başka vahim ve korkutucu tarafı daha giderek alenileşiyor. Yukarıda saydığımız Mesih/Mehdi beklentisi öyle bir toplumsal histeriye dönüşüyor ki, tarafların hepsi Mesih/Mehdi'nin bir an önce gelmesi için adeta “Tanrı'yı kıyamete çağırıyor.”