Şerife Didem Keremoğlu'nun “yine hüzzam” öykü kitabının ardından gelen bu kitapta toplanan öykülerinin odağında şiddet var. Gündelik hayatın kılcal damarlarına yerleşmiş şiddetten kadın bedeninin maruz kaldığı fiziksel ve cinsel şiddete kadar uzanan bir yelpaze sunuyor yazar. Mahrem alanda gerçekleşen tecavüz, kadının suskunluğu etrafında kendine yaşama alanı bulurken, erkeği de şiddeti üreten karanlık merkez olarak kurguluyor. Keremoğlu'nun sezdirimler ile ayrıntılar bolluğu arasında kolan vuran anlatım dili, okuru kıskıvrak yakalıyor. Söylenmemiş ve söylenmiş arasında yaratılan gerilim, okurun belleğine mıh gibi çakılan sinemasal bir imgesel karşılık yaratmayı başarıyor. Kadının uğradığı sınırsız şiddetin, onun içinde de pusuda bekleyen bir şiddete dönüşmesi ise bu öykülerin karanlık yüzünü oluşturuyor. Keremoğlu'nun bu kitapta yer alan bulaş öyküleri, neredeyse bir eğretileme işlevi yükleniyor ve şiddetin de bulaşmaya müsait
psikopatolojik özü ile bağlantı kuruyor.
Prof. Dr. Semiramis Yağcıoğlu
Şerife Didem Keremoğlu'nun “yine hüzzam” öykü kitabının ardından gelen bu kitapta toplanan öykülerinin odağında şiddet var. Gündelik hayatın kılcal damarlarına yerleşmiş şiddetten kadın bedeninin maruz kaldığı fiziksel ve cinsel şiddete kadar uzanan bir yelpaze sunuyor yazar. Mahrem alanda gerçekleşen tecavüz, kadının suskunluğu etrafında kendine yaşama alanı bulurken, erkeği de şiddeti üreten karanlık merkez olarak kurguluyor. Keremoğlu'nun sezdirimler ile ayrıntılar bolluğu arasında kolan vuran anlatım dili, okuru kıskıvrak yakalıyor. Söylenmemiş ve söylenmiş arasında yaratılan gerilim, okurun belleğine mıh gibi çakılan sinemasal bir imgesel karşılık yaratmayı başarıyor. Kadının uğradığı sınırsız şiddetin, onun içinde de pusuda bekleyen bir şiddete dönüşmesi ise bu öykülerin karanlık yüzünü oluşturuyor. Keremoğlu'nun bu kitapta yer alan bulaş öyküleri, neredeyse bir eğretileme işlevi yükleniyor ve şiddetin de bulaşmaya müsait
psikopatolojik özü ile bağlantı kuruyor.
Prof. Dr. Semiramis Yağcıoğlu