Gözümü kapamaya gelmiyor. Kâbus anında başlıyor. Bir kolumdan Oğuz Kağan, diğer kolumdan Yiğitalp, bacaklarımdan Aybike çekiştiriyor… “Bahçedeki mavi el arabası ve kolunda bulunan kırmızı montu sen mi koydun?” Yok efendim, kum havuzunda kovanın, tırmığın, küreğin ve Barbie bebeğin ne işi varmış? “Evin yanında bulunan posta kutusuna koca zarfı sen mi bıraktın?” suçlamaları…
Gece yatakta “Yapma Oğuz Kağan, öte dur Yiğitalp, saçımı çekme Aybike.” diye diye sayıklıyorum…
Gözümü kapamaya gelmiyor. Kâbus anında başlıyor. Bir kolumdan Oğuz Kağan, diğer kolumdan Yiğitalp, bacaklarımdan Aybike çekiştiriyor… “Bahçedeki mavi el arabası ve kolunda bulunan kırmızı montu sen mi koydun?” Yok efendim, kum havuzunda kovanın, tırmığın, küreğin ve Barbie bebeğin ne işi varmış? “Evin yanında bulunan posta kutusuna koca zarfı sen mi bıraktın?” suçlamaları…
Gece yatakta “Yapma Oğuz Kağan, öte dur Yiğitalp, saçımı çekme Aybike.” diye diye sayıklıyorum…