Farabi'nin amacı, mutlu birey, halkı mutlu şehir, mensupları mutlu milet, milletleri mutlu olan bir dünyadır. Aynı zamanda mutlu birey, mutlu toplum ve milletleri mutlu olan dünyanın evrensel ilkelerini gösterirken o, ilk İlke'den hareketle onu örnek alıp evreni ve insanı dolaşarak yine ilk İlke'ye geri döner. Bu da Farabi'nin metodunda ontolojik yaklaşımın ağır bastığını gösterir. Tahsilu's-Se'ade adlı eserinde Farabi, her varlığın, iyi huylar aracılığıyla kendisinden varlık aldığı ilk İlkenin ahlakıyla donanması, iyi eylemler gerçekleştirme dolayısıyla iyi araçlar kullanması ve bu araçların ulaştırdığı mutluluğa geri dönmesi ilkelerini tanıtmaktadır. Farabi'ye göre güzel ahlak, insanın, davranışlarını aklın denetimine vermesidir. Farabi'nin tanımladığı güzel ahlak sahibi kimse aynı zamanda mutlu insandır. Mutlu bir birey ve böyle bireylerden oluşan mutlu bir toplum, bu mutluluğunu, edindiği iyi huylarına borçludur. Dolayısıyla iyi huylardan yoksun birey ve toplumlar, aynı zamanda mutluluktan yoksundurlar. Öyle anlaşılıyor ki Farabi'de mutluluk bir seçim, bir dünya görüşü, bir süreklilik ve en önemlisi akla dayalı etkinliklerin kendisidir.
Farabi'nin amacı, mutlu birey, halkı mutlu şehir, mensupları mutlu milet, milletleri mutlu olan bir dünyadır. Aynı zamanda mutlu birey, mutlu toplum ve milletleri mutlu olan dünyanın evrensel ilkelerini gösterirken o, ilk İlke'den hareketle onu örnek alıp evreni ve insanı dolaşarak yine ilk İlke'ye geri döner. Bu da Farabi'nin metodunda ontolojik yaklaşımın ağır bastığını gösterir. Tahsilu's-Se'ade adlı eserinde Farabi, her varlığın, iyi huylar aracılığıyla kendisinden varlık aldığı ilk İlkenin ahlakıyla donanması, iyi eylemler gerçekleştirme dolayısıyla iyi araçlar kullanması ve bu araçların ulaştırdığı mutluluğa geri dönmesi ilkelerini tanıtmaktadır. Farabi'ye göre güzel ahlak, insanın, davranışlarını aklın denetimine vermesidir. Farabi'nin tanımladığı güzel ahlak sahibi kimse aynı zamanda mutlu insandır. Mutlu bir birey ve böyle bireylerden oluşan mutlu bir toplum, bu mutluluğunu, edindiği iyi huylarına borçludur. Dolayısıyla iyi huylardan yoksun birey ve toplumlar, aynı zamanda mutluluktan yoksundurlar. Öyle anlaşılıyor ki Farabi'de mutluluk bir seçim, bir dünya görüşü, bir süreklilik ve en önemlisi akla dayalı etkinliklerin kendisidir.