İslam dünyası da dahil olmak üzere günümüz dünyasının bütün toplumlarında haklar, hem hukukun konusu olmaktan hem de ahlaki ve vicdani alandan çıkarılarak siyasetin konusu hâline getirilmiştir. Bugün, İslam dünyası toplumlarında politik hukuk uygulamaları büyük adaletsizliklere neden oluyor. İnsanlığın karşı karşıya bulunduğu derin insanlık sorunları, modern-seküler-liberal-demokratik dünya sisteminin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Dünya sistemi bu yetersizlikle yüzleşmek yerine sorunları şiddet yoluyla bastırmaya çalışıyor. Emperyal şiddete dayalı bir sisteme karşı ortak muhalif bir dil/kültür/siyaset oluşturmaları gereken Müslüman ülkeler, bugün bu sisteme yardım ve yataklık etmekten, bu sistemle bütünleşmeye çalışmaktan başka bir şey yapamıyor. İslam dünyası toplumları karşı karşıya bulundukları ölümcül sorunlarla yüzleşmedikleri için toplumlarımızı kuşatan belirsizlikler derinleşiyor. Karşı karşıya bulunduğumuz gerçekliği bütün boyutlarıyla yorumlamak, değerlendirmek ve buradan hareketle yeni bir çözüm çerçevesi oluşturmak yerine, popüler tüketim için tarih üretimine başvuruyor, geçmişi politik çıkarlar doğrultusunda sömürgeleştiriyor ve hamaset temelinde sunuyoruz.Farkındalık ve yüksek bilince sahip olmayan toplumlarda, “rıza mühendisliği” çalışmaları yoluyla iktidarların değerleri, çıkarları, beklentileri sorunsuz bir şekilde toplumsallaştırılabiliyor...
İslam dünyası da dahil olmak üzere günümüz dünyasının bütün toplumlarında haklar, hem hukukun konusu olmaktan hem de ahlaki ve vicdani alandan çıkarılarak siyasetin konusu hâline getirilmiştir. Bugün, İslam dünyası toplumlarında politik hukuk uygulamaları büyük adaletsizliklere neden oluyor. İnsanlığın karşı karşıya bulunduğu derin insanlık sorunları, modern-seküler-liberal-demokratik dünya sisteminin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Dünya sistemi bu yetersizlikle yüzleşmek yerine sorunları şiddet yoluyla bastırmaya çalışıyor. Emperyal şiddete dayalı bir sisteme karşı ortak muhalif bir dil/kültür/siyaset oluşturmaları gereken Müslüman ülkeler, bugün bu sisteme yardım ve yataklık etmekten, bu sistemle bütünleşmeye çalışmaktan başka bir şey yapamıyor. İslam dünyası toplumları karşı karşıya bulundukları ölümcül sorunlarla yüzleşmedikleri için toplumlarımızı kuşatan belirsizlikler derinleşiyor. Karşı karşıya bulunduğumuz gerçekliği bütün boyutlarıyla yorumlamak, değerlendirmek ve buradan hareketle yeni bir çözüm çerçevesi oluşturmak yerine, popüler tüketim için tarih üretimine başvuruyor, geçmişi politik çıkarlar doğrultusunda sömürgeleştiriyor ve hamaset temelinde sunuyoruz.Farkındalık ve yüksek bilince sahip olmayan toplumlarda, “rıza mühendisliği” çalışmaları yoluyla iktidarların değerleri, çıkarları, beklentileri sorunsuz bir şekilde toplumsallaştırılabiliyor...