İnsanı insan eden belki de sultanlık makamına yükselten bu erdemler, hayatımızda yol üzerindeki işaretler ve kurallar gibidir. Bunlara uyar, vahyin aydınlığında, Peygamberin rehberliğinde aklımızı kullanırsak rıza-i ilahiye ulaşabilir hem dünyamızı hem de ahretimizi mamur hale getiririz. Aksi halde nefsimizi kılavuz, şeytanı rehber kabul eder isek de nereye varacağımız hangi tehlikelerle karşılaşacağımız belli olmayan bir hayat sürer, ahrette acıklı sonla karşılaşırız.
Mutluluk ve huzur bir adım ötede ancak onu yakalamanın bazı zorlukları var. Sabır ve sebat bu yolda azığımız olmalı; tevekkül ve teslimiyet bineğimiz, akıl ve ilim vasıtamız olarak kabul edilmeli. Kanaat ve şükür zenginliğimiz, ibadet ve itaatimiz sermayemiz, dua silahımız olmalı. Bu istikamette yürürken üslubumuz tevazu kadar asil, ahde vefa kadar samimi, edep ve hayâ ile ahlâklı, af ve merhametle insani, ümit ve korku arasındaki kararlılık şeklinde olmalı.
İnsanı insan eden belki de sultanlık makamına yükselten bu erdemler, hayatımızda yol üzerindeki işaretler ve kurallar gibidir. Bunlara uyar, vahyin aydınlığında, Peygamberin rehberliğinde aklımızı kullanırsak rıza-i ilahiye ulaşabilir hem dünyamızı hem de ahretimizi mamur hale getiririz. Aksi halde nefsimizi kılavuz, şeytanı rehber kabul eder isek de nereye varacağımız hangi tehlikelerle karşılaşacağımız belli olmayan bir hayat sürer, ahrette acıklı sonla karşılaşırız.
Mutluluk ve huzur bir adım ötede ancak onu yakalamanın bazı zorlukları var. Sabır ve sebat bu yolda azığımız olmalı; tevekkül ve teslimiyet bineğimiz, akıl ve ilim vasıtamız olarak kabul edilmeli. Kanaat ve şükür zenginliğimiz, ibadet ve itaatimiz sermayemiz, dua silahımız olmalı. Bu istikamette yürürken üslubumuz tevazu kadar asil, ahde vefa kadar samimi, edep ve hayâ ile ahlâklı, af ve merhametle insani, ümit ve korku arasındaki kararlılık şeklinde olmalı.