Karl Jaspers, Varoluşçuluk'un kurucularındandır. Varlıktan önce oluş sorununa çözüm aramanın gereğini ileri sürerek insanı düşüncenin odağı durumuna getirmiştir. Jaspers'in felsefesinin odağı insanla bağlantılı varoluş sorunudur. Ona göre, felsefenin temeli insanın benliğidir. Bu nedenle varoluşçuluk, "bütün gerçek bilgilerden yararlanarak, bu bilgilerin üstünde bulunan ve insanın birliğini kapsayan alanı kavrama felsefesidir." Jaspers'in Varoluşçuluk anlayışına göre insan evrende tedirgin bir varlıktır, kaygı içindedir, çözemediği sorunlarla karşı karşıyadır. Bu nedenle "yeryüzü ayaklarının altında kaymaktadır," geleceğe güveni yoktur. Bu güvensizlik onu varlığının kaynağını aramaya, evrendeki yerini bulmaya itmiştir. Varoluşçuluk'un insanı anlaşılması, açıklanması gereken bir varlık olarak ele almasının başlıca nedeni de budur. Jaspers'in bu konudaki düşünceleri, Kiekegaard, Gabriel Marcel ve Heidegger'in görüşleriyle birlikte çok geniş bir alana yayılmış, özellikle yazında etkili olmuştur.
Karl Jaspers, Varoluşçuluk'un kurucularındandır. Varlıktan önce oluş sorununa çözüm aramanın gereğini ileri sürerek insanı düşüncenin odağı durumuna getirmiştir. Jaspers'in felsefesinin odağı insanla bağlantılı varoluş sorunudur. Ona göre, felsefenin temeli insanın benliğidir. Bu nedenle varoluşçuluk, "bütün gerçek bilgilerden yararlanarak, bu bilgilerin üstünde bulunan ve insanın birliğini kapsayan alanı kavrama felsefesidir." Jaspers'in Varoluşçuluk anlayışına göre insan evrende tedirgin bir varlıktır, kaygı içindedir, çözemediği sorunlarla karşı karşıyadır. Bu nedenle "yeryüzü ayaklarının altında kaymaktadır," geleceğe güveni yoktur. Bu güvensizlik onu varlığının kaynağını aramaya, evrendeki yerini bulmaya itmiştir. Varoluşçuluk'un insanı anlaşılması, açıklanması gereken bir varlık olarak ele almasının başlıca nedeni de budur. Jaspers'in bu konudaki düşünceleri, Kiekegaard, Gabriel Marcel ve Heidegger'in görüşleriyle birlikte çok geniş bir alana yayılmış, özellikle yazında etkili olmuştur.