İslam hukukunun esas kaynakları olan Kur'an ve Sünnet, Müslümanların hayata, eşyaya ve ilme bakış açılarını şekillendiren aslî unsurlar olduğundan teklîfî hüküm terimlerinin doğuşunda da belirleyici role sahip olmuştur.
Bununla birlikte Kur'an ve Sünnet'te teklif bildiren hükümler, fıkıh usûlü kaynaklarında ele alındığı şekliyle farz, vacip, mendub, haram, tahrîmen mekruh, tenzîhen mekruh ve mübah terimleriyle ifade edilmemiştir. Bu terimler, fakihlerin Kur'an ve hadislerdeki ifadelerin ve sahabenin, tâbiînin ve müçtehid imamların kullandıkları kavramların üzerinde yoğunlaşan çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Konuyla ilgili muhtelif çalışmalar yapılmış olmakla birlikte bu terimlerin doğuşuna yön veren Kur'an, Sünnet, Sahabe, tâbiîn ve müçtehid imamların sözlerindeki kullanımlardan başlayarak özellikle ilk beş asır fıkıh usûlü eserlerinde terimlerin gelişim seyrini izlemeyi hedefleyen müstakil bir çalışmaya rastlayamadık.
Bu sebeple fıkıh düşüncesinin ve fıkıh tarihinde terimleşme süreçlerinin gelişim seyrine ışık tutma açısından katkı sağlayacağını düşünerek elinizdeki çalışmayı kaleme aldık. Bu yönüyle eser hem bir usûl hem de bir hukuk tarihi olma niteliği taşımaktadır.
İslam hukukunun esas kaynakları olan Kur'an ve Sünnet, Müslümanların hayata, eşyaya ve ilme bakış açılarını şekillendiren aslî unsurlar olduğundan teklîfî hüküm terimlerinin doğuşunda da belirleyici role sahip olmuştur.
Bununla birlikte Kur'an ve Sünnet'te teklif bildiren hükümler, fıkıh usûlü kaynaklarında ele alındığı şekliyle farz, vacip, mendub, haram, tahrîmen mekruh, tenzîhen mekruh ve mübah terimleriyle ifade edilmemiştir. Bu terimler, fakihlerin Kur'an ve hadislerdeki ifadelerin ve sahabenin, tâbiînin ve müçtehid imamların kullandıkları kavramların üzerinde yoğunlaşan çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Konuyla ilgili muhtelif çalışmalar yapılmış olmakla birlikte bu terimlerin doğuşuna yön veren Kur'an, Sünnet, Sahabe, tâbiîn ve müçtehid imamların sözlerindeki kullanımlardan başlayarak özellikle ilk beş asır fıkıh usûlü eserlerinde terimlerin gelişim seyrini izlemeyi hedefleyen müstakil bir çalışmaya rastlayamadık.
Bu sebeple fıkıh düşüncesinin ve fıkıh tarihinde terimleşme süreçlerinin gelişim seyrine ışık tutma açısından katkı sağlayacağını düşünerek elinizdeki çalışmayı kaleme aldık. Bu yönüyle eser hem bir usûl hem de bir hukuk tarihi olma niteliği taşımaktadır.