Ertuğrul Aladağ, “Siz hayattayken yaşarsınız, ben öldükten sonra,” diyen “Muğlalı Mimar Sinan” Mihail Konstantinoğlu'nun hikayesini anlattığı romanı Filvari Usta'da barışa olan tutkusunu, mimariye ve sanata verdiği değeri, bir mimarın duygu dünyasını edebiyattan aldığı güç ve zevkle anlatıyor.
Romanın toplumsal düzleminde Muğlalı Rumların, Anadolu'da yaşayan diğer azınlıklardan ayrı tutamayacağımız hazin hikayeleri ortaya konurken artık yaşlanan ve halkı sürgün tehdidi altında yaşayan bir sanatçının geleceğe kalma telaşı da romanın bir başka düzlemini oluşturuyor. Filvari Usta, birlikte yaşamaya olan hasretimizi harlarken 20. yüzyılın başında tüm Anadolu ve Balkanlarda yaşanan savaşın, sürgünlerin, çatışmaların acı sayfalarını da hatırlatıyor.
Ertuğrul Aladağ, “Siz hayattayken yaşarsınız, ben öldükten sonra,” diyen “Muğlalı Mimar Sinan” Mihail Konstantinoğlu'nun hikayesini anlattığı romanı Filvari Usta'da barışa olan tutkusunu, mimariye ve sanata verdiği değeri, bir mimarın duygu dünyasını edebiyattan aldığı güç ve zevkle anlatıyor.
Romanın toplumsal düzleminde Muğlalı Rumların, Anadolu'da yaşayan diğer azınlıklardan ayrı tutamayacağımız hazin hikayeleri ortaya konurken artık yaşlanan ve halkı sürgün tehdidi altında yaşayan bir sanatçının geleceğe kalma telaşı da romanın bir başka düzlemini oluşturuyor. Filvari Usta, birlikte yaşamaya olan hasretimizi harlarken 20. yüzyılın başında tüm Anadolu ve Balkanlarda yaşanan savaşın, sürgünlerin, çatışmaların acı sayfalarını da hatırlatıyor.