Finansal İstikrar ve Para Politikasında Yeni Paradigma TCMB Yeni Para Politikası Uygulamalarının Bankacılık Sektörü Üzerine Etkileri - Yeni Para Politikasının Aktarımında Kredi Kanalı: ARDC Yaklaşımı
2007 yılında Amerikan konut piyasasında oluşan fiyat balonun patlamasıyla başlayan ve 2008 yılının ikinci yarısında Amerika'nın önemli yatırım bankalarından Lehman Brothers'ın iflas etmesiyle dünya ekonomisi üzerinde etkilerini iyice artıran küresel finansal krizle birlikte hakim paradigma olan finansal piyasaların her türlü denetimden ve düzenlemeden arındırılması gerektiğine yönelik görüş değişmeye başlamıştır. Kriz sonrası dönemde finansal piyasaların kendilerini düzenlediği ve para politikasının sadece fiyat istikrarına odaklanarak aynı zamanda finansal istikrarı sağlayabileceği yönündeki görüş, yoğun bir şekilde tartışılmıştır. Bugün artık, finansal piyasaların her türlü denetim ve düzenlemeden arındırılması gerektiği görüşü yerini güçlü bir denetleme ve düzenleme mekanizmasının varlığı aracılığıyla finansal aşırılıkların krize yol açmadan engellenmesi gerektiği görüşüne bırakmaya başlamıştır. Bu çalışma, küresel finansal krizin ardından para politikası uygulamalarında küresel düzeyde yaşanan gelişmeleri bir bütün olarak finansal istikrar perspektifinden ele almaktadır. Bu amaçla ilk bölümde; finansal istikrar kavramı, para politikası uygulamalarında finansal istikrarın gittikçe artan önemi ve bu eksende finansal istikrar ile fiyat istikrarı ilişkisi ile finansal istikrarsızlık unsurları ve krizler tartışılmıştır. İkinci bölümde öncelikli olarak, ilk defa 1970'li yıllarda iktisat literatüründe yer bulmuş olan ancak bugün anladığımız anlamında uygulamalarını 2000'li yıllarda görmeye başladığımı makro ihtiyati politikalar ve araçları incelenmiştir. Ayrıca bu bölümde küresel finansal krize karşı geliştirilen politika önlemleri ve geleneksel olmayan para politikası uygulamalarında Türkiye deneyimi de ele alınmıştır. Kitabın üçüncü bölümünde ise yeni para politikası uygulamalarının finansal istikrar üzerindeki etkilerini analiz edebilmek için bütünleşik bir yaklaşım geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda öncelikli olarak Türk bankacılık sisteminin genel görünümü tartışılmış, ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)'nın para politikası uygulamalarının bankacılık sistemi üzerindeki etkileri, sistemin aktif ve pasif yapısı üzerinden incelenmiştir. 2010 yılı sonrasına ait verilerin kullanılmasıyla yapılan bu analizin ardından, TCMB'nin yeni para politikası uygulamasında temel aktarım kanalı olarak öne çıkan kredi kanalı, ARDL sınır testi modeli kullanılarak analiz edilmiştir.
2007 yılında Amerikan konut piyasasında oluşan fiyat balonun patlamasıyla başlayan ve 2008 yılının ikinci yarısında Amerika'nın önemli yatırım bankalarından Lehman Brothers'ın iflas etmesiyle dünya ekonomisi üzerinde etkilerini iyice artıran küresel finansal krizle birlikte hakim paradigma olan finansal piyasaların her türlü denetimden ve düzenlemeden arındırılması gerektiğine yönelik görüş değişmeye başlamıştır. Kriz sonrası dönemde finansal piyasaların kendilerini düzenlediği ve para politikasının sadece fiyat istikrarına odaklanarak aynı zamanda finansal istikrarı sağlayabileceği yönündeki görüş, yoğun bir şekilde tartışılmıştır. Bugün artık, finansal piyasaların her türlü denetim ve düzenlemeden arındırılması gerektiği görüşü yerini güçlü bir denetleme ve düzenleme mekanizmasının varlığı aracılığıyla finansal aşırılıkların krize yol açmadan engellenmesi gerektiği görüşüne bırakmaya başlamıştır. Bu çalışma, küresel finansal krizin ardından para politikası uygulamalarında küresel düzeyde yaşanan gelişmeleri bir bütün olarak finansal istikrar perspektifinden ele almaktadır. Bu amaçla ilk bölümde; finansal istikrar kavramı, para politikası uygulamalarında finansal istikrarın gittikçe artan önemi ve bu eksende finansal istikrar ile fiyat istikrarı ilişkisi ile finansal istikrarsızlık unsurları ve krizler tartışılmıştır. İkinci bölümde öncelikli olarak, ilk defa 1970'li yıllarda iktisat literatüründe yer bulmuş olan ancak bugün anladığımız anlamında uygulamalarını 2000'li yıllarda görmeye başladığımı makro ihtiyati politikalar ve araçları incelenmiştir. Ayrıca bu bölümde küresel finansal krize karşı geliştirilen politika önlemleri ve geleneksel olmayan para politikası uygulamalarında Türkiye deneyimi de ele alınmıştır. Kitabın üçüncü bölümünde ise yeni para politikası uygulamalarının finansal istikrar üzerindeki etkilerini analiz edebilmek için bütünleşik bir yaklaşım geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda öncelikli olarak Türk bankacılık sisteminin genel görünümü tartışılmış, ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)'nın para politikası uygulamalarının bankacılık sistemi üzerindeki etkileri, sistemin aktif ve pasif yapısı üzerinden incelenmiştir. 2010 yılı sonrasına ait verilerin kullanılmasıyla yapılan bu analizin ardından, TCMB'nin yeni para politikası uygulamasında temel aktarım kanalı olarak öne çıkan kredi kanalı, ARDL sınır testi modeli kullanılarak analiz edilmiştir.