Sözün dürüst, çıkarsız ve anlaşılır olmasına özlem duyulduğu; dinî düşüncenin kendini tekrara ve küflenmiş malumat deposuna dönüştüğü bağlamdaFıtratname;bir İslam rönesansı için işaret fişeği olarak görülebilecek metinlerden oluşuyor. Kitap; hanif dine, tevhide ve fıtrata güçlü bir çağrı içeriyor. Ayrıca bu kitaptaMurat SAYIMLAR;"Bizde felsefi düşünce doğacaksa ancak şiirden/edebiyattan doğar." diyenleri şaşırtacak biçimde, açıklama ve tanımlamanın ötesine geçerek yepyeni bir dayanak çerçevesi sunuyor. İslami düşüncenin inşası için ortaya konan ve büyük bir emeğin ürünü olan bu kitapta düşünceler -lafa gelince “zaten öyle denen”ler bile- derinlik ve tutarlılıkla ifade ediliyor.
Hüseyin Güç
“Burada anlatmaya çalıştığımız meselenin zorluğu, karmaşıklığı, çeşitliliği, çapı ve derinliği; çok az insanın altından kalkabileceği, diğerlerinin de bundan istifade edebileceği bir durumu yansıtmamaktadır.
Gerçekte bu tür süreçlere çok az insan ya da kurum öncülük ederler. Fakat süreç ilerledikçe, fıtrata taraftar olanların tamamı sorumluluk alırlar.
Sorumluluk alanlar bilirler ki, diğerlerinin; anlamaz, dinlemez, aşağılayan, düşmanca, itibarsızlaştıran, inançsız, olmaz diyen, tutum ve tavırlarına karşı sabır göstererek ve istikrarla yürünmesi mecburidir.”
Sözün dürüst, çıkarsız ve anlaşılır olmasına özlem duyulduğu; dinî düşüncenin kendini tekrara ve küflenmiş malumat deposuna dönüştüğü bağlamdaFıtratname;bir İslam rönesansı için işaret fişeği olarak görülebilecek metinlerden oluşuyor. Kitap; hanif dine, tevhide ve fıtrata güçlü bir çağrı içeriyor. Ayrıca bu kitaptaMurat SAYIMLAR;"Bizde felsefi düşünce doğacaksa ancak şiirden/edebiyattan doğar." diyenleri şaşırtacak biçimde, açıklama ve tanımlamanın ötesine geçerek yepyeni bir dayanak çerçevesi sunuyor. İslami düşüncenin inşası için ortaya konan ve büyük bir emeğin ürünü olan bu kitapta düşünceler -lafa gelince “zaten öyle denen”ler bile- derinlik ve tutarlılıkla ifade ediliyor.
Hüseyin Güç
“Burada anlatmaya çalıştığımız meselenin zorluğu, karmaşıklığı, çeşitliliği, çapı ve derinliği; çok az insanın altından kalkabileceği, diğerlerinin de bundan istifade edebileceği bir durumu yansıtmamaktadır.
Gerçekte bu tür süreçlere çok az insan ya da kurum öncülük ederler. Fakat süreç ilerledikçe, fıtrata taraftar olanların tamamı sorumluluk alırlar.
Sorumluluk alanlar bilirler ki, diğerlerinin; anlamaz, dinlemez, aşağılayan, düşmanca, itibarsızlaştıran, inançsız, olmaz diyen, tutum ve tavırlarına karşı sabır göstererek ve istikrarla yürünmesi mecburidir.”