Yazar, elinizdeki romanın bir yerinde, “Hayatınızı bilmem, ama yaşadığınız şehir bir romansa, size de geçmişini kumaşlara dokuyan, sevinciyle gözyaşlarını metre metre ipliklere düğümleyen bir masal sultanının anlattıklarını yazmak düşer zaten“ diyor.
Floransalı Karlo, on yedinci yüzyılda uzak diyarlardan Bursa'ya gelen bir tüccardır. Kader onu orada üç parçaya ayrılmış bir define haritasıyla, Bursa'daki kefili olan Osman'la Rusya'dan kürk getirip oradan ipek ve kumaş satın alan Rus Viladimir'le, The Levant Company'nin adamı olan Harvey Briggs'le ve suların sırrını merak eden Hasan çelebi'yle buluşturur...
Her şehir bir romansa ve bir de bağrında kocaman bir sır taşıyorsa, size de bir masal sultanının ağzıyla bunları alıp düşle gerçeğin kıyılarında gezdirmek düşer. Bir bakarsınız, tarih bilincinin eksik olduğu bir diyarda, sadece geçmişin altın ve gümüş simli kumaşlarını anlatmak yerine, Osmanlı'nın neden merkantilizme uzak kaldığını kendinize sormaktasınız...
Sonra bir fısıltı duyarsınız kulağınızın dibinde: “Yaz bunları,“ der o ses, “Manolya kokusunu kalbine göm ve yaz. Benim gibi unutulmalarını istemiyorsan, yaz bunları. Torunlarının seni hatırlamalarını, yaşadıklarını öğrenmelerini istiyorsan yaz. Hem beni de anlatmış olursun...“ Necmi Gürsakal Floransalı Karlo'da masal diyarı Bursa'yı bir masal sultanıyla birlikte anlatıyor. İki kuş kanat çırparak bir dut ağacından havalanırken, radyoda hala “Mazi Kalbimde Bir Yaradır“ çalarken...
Yazar, elinizdeki romanın bir yerinde, “Hayatınızı bilmem, ama yaşadığınız şehir bir romansa, size de geçmişini kumaşlara dokuyan, sevinciyle gözyaşlarını metre metre ipliklere düğümleyen bir masal sultanının anlattıklarını yazmak düşer zaten“ diyor.
Floransalı Karlo, on yedinci yüzyılda uzak diyarlardan Bursa'ya gelen bir tüccardır. Kader onu orada üç parçaya ayrılmış bir define haritasıyla, Bursa'daki kefili olan Osman'la Rusya'dan kürk getirip oradan ipek ve kumaş satın alan Rus Viladimir'le, The Levant Company'nin adamı olan Harvey Briggs'le ve suların sırrını merak eden Hasan çelebi'yle buluşturur...
Her şehir bir romansa ve bir de bağrında kocaman bir sır taşıyorsa, size de bir masal sultanının ağzıyla bunları alıp düşle gerçeğin kıyılarında gezdirmek düşer. Bir bakarsınız, tarih bilincinin eksik olduğu bir diyarda, sadece geçmişin altın ve gümüş simli kumaşlarını anlatmak yerine, Osmanlı'nın neden merkantilizme uzak kaldığını kendinize sormaktasınız...
Sonra bir fısıltı duyarsınız kulağınızın dibinde: “Yaz bunları,“ der o ses, “Manolya kokusunu kalbine göm ve yaz. Benim gibi unutulmalarını istemiyorsan, yaz bunları. Torunlarının seni hatırlamalarını, yaşadıklarını öğrenmelerini istiyorsan yaz. Hem beni de anlatmış olursun...“ Necmi Gürsakal Floransalı Karlo'da masal diyarı Bursa'yı bir masal sultanıyla birlikte anlatıyor. İki kuş kanat çırparak bir dut ağacından havalanırken, radyoda hala “Mazi Kalbimde Bir Yaradır“ çalarken...