Tamam, geçtiğimiz yüzyılın düşünce ve yaşam seyrini değiştiren birkaç önemli aktör var, peki ikinci yarısında Foucault kadar etkili kim var ki. Anlıyoruz, birkaç isim sayılabilir hemen, ama düşünce matrisimizi, bilgimizin arkeolojisini sanki ona borçluyuz. Ya da onu anlamaya, anlama çabamıza. Hayat tarzı ve hatta ölümüyle de çeşitli spekülasyonlara karışmış bu Fransız düşünürün biyografisini David Macey kaleme alıyor, onu anlama çalışmalarımıza katkıda bulunuyor.
“Cinselliğin Tarihi, Hapishanenin Doğuşu, Kelimeler ve Şeyler, Deliliğin Tarihi gibi eserleriyle yakın okuma tarihimize damgasını vuran düşünce tarihçisi, teorisyen Michel Foucault'nun böylesi başyapıtları kaleme alabilmesinin ardında yatanları onun yaşamından başka nereden öğrenilebilir ki?” der gibi Macey. “Kim olduğumu tam olarak bilmenin gerekli olmadığını düşünüyorum. Yaşamanın ve çalışmanın temel önemini oluşturan şey, başlangıçtakinden farklı biri haline gelmektir,” demiş Foucault, R. Martin ile yaptığı bir röportajda, vaktinde.
Haklıdır da, doğrudan “şudur” diyebileceğimiz bir düşünür değildir Foucault. Zaten David Macey'nin de amacı bundan ziyade, Foucault'nun başlangıçtan sona kadar olan entelektüel gelişimini izlemek olmuş. Bu Macey başımıza iş çıkarıyor gibi görünüyorsa da, “What the Foucault r u talkin' about?” deyip bir bakalım, bir okuyalım, değil mi?
Tamam, geçtiğimiz yüzyılın düşünce ve yaşam seyrini değiştiren birkaç önemli aktör var, peki ikinci yarısında Foucault kadar etkili kim var ki. Anlıyoruz, birkaç isim sayılabilir hemen, ama düşünce matrisimizi, bilgimizin arkeolojisini sanki ona borçluyuz. Ya da onu anlamaya, anlama çabamıza. Hayat tarzı ve hatta ölümüyle de çeşitli spekülasyonlara karışmış bu Fransız düşünürün biyografisini David Macey kaleme alıyor, onu anlama çalışmalarımıza katkıda bulunuyor.
“Cinselliğin Tarihi, Hapishanenin Doğuşu, Kelimeler ve Şeyler, Deliliğin Tarihi gibi eserleriyle yakın okuma tarihimize damgasını vuran düşünce tarihçisi, teorisyen Michel Foucault'nun böylesi başyapıtları kaleme alabilmesinin ardında yatanları onun yaşamından başka nereden öğrenilebilir ki?” der gibi Macey. “Kim olduğumu tam olarak bilmenin gerekli olmadığını düşünüyorum. Yaşamanın ve çalışmanın temel önemini oluşturan şey, başlangıçtakinden farklı biri haline gelmektir,” demiş Foucault, R. Martin ile yaptığı bir röportajda, vaktinde.
Haklıdır da, doğrudan “şudur” diyebileceğimiz bir düşünür değildir Foucault. Zaten David Macey'nin de amacı bundan ziyade, Foucault'nun başlangıçtan sona kadar olan entelektüel gelişimini izlemek olmuş. Bu Macey başımıza iş çıkarıyor gibi görünüyorsa da, “What the Foucault r u talkin' about?” deyip bir bakalım, bir okuyalım, değil mi?