“Kendimi Keşfettim” diye haykıran bir filozof ve keşfedileni yüzyıllardır anlamaya çalışan insanlık! Ephesos'un gizemli güzelliği kadar derin sözler! Hermann Diels 1867 yılında Herakleitos'a ait olduğu kesin ve bazıları da ona atfedilen 139 fragmanı bir araya topladı. Felsefe dünyası için bu heyecan verici- ve hala da esinlendirici niteliğinden bir şey kaybetmemiş- bir gelişmeydi. Bu fragmanlar üzerine sayısız yorum ve kitap yazıldı. Ama onlar hep özgün kalmayı başardılar; capcanlı, adeta soluk alan, kişiyle konuşan ve kişiyi konuşturan niteliklerini korudular.
Fragmanlar Yunanca asıllarıyla birlikte dilimizde ilk kez yayımlanıyor. Üstelik her fragmana dair yetkin ve dilden/ kültürden beslenen yorumlarla. Ve sözcükler anlam kazanıyor, felsefe hayatla buluşuyor, kültürler arası köprüler kuruluyor, herkes eşitleniyor fragmanlar önünde ve Herakleitos sesleniyor:
“Bu kadar acele etme sakın,
Ephesoslu Herakleitos'un kitabını bitireceğim diye,
çıkacağın yol öyle dik ki,
kasvetli, zerre ışık yok!
Ama bir eren kılavuz oldu mu sana,
aydınlanır bir anda,
güneş bile hiç kalır yanında!”
“Kendimi Keşfettim” diye haykıran bir filozof ve keşfedileni yüzyıllardır anlamaya çalışan insanlık! Ephesos'un gizemli güzelliği kadar derin sözler! Hermann Diels 1867 yılında Herakleitos'a ait olduğu kesin ve bazıları da ona atfedilen 139 fragmanı bir araya topladı. Felsefe dünyası için bu heyecan verici- ve hala da esinlendirici niteliğinden bir şey kaybetmemiş- bir gelişmeydi. Bu fragmanlar üzerine sayısız yorum ve kitap yazıldı. Ama onlar hep özgün kalmayı başardılar; capcanlı, adeta soluk alan, kişiyle konuşan ve kişiyi konuşturan niteliklerini korudular.
Fragmanlar Yunanca asıllarıyla birlikte dilimizde ilk kez yayımlanıyor. Üstelik her fragmana dair yetkin ve dilden/ kültürden beslenen yorumlarla. Ve sözcükler anlam kazanıyor, felsefe hayatla buluşuyor, kültürler arası köprüler kuruluyor, herkes eşitleniyor fragmanlar önünde ve Herakleitos sesleniyor:
“Bu kadar acele etme sakın,
Ephesoslu Herakleitos'un kitabını bitireceğim diye,
çıkacağın yol öyle dik ki,
kasvetli, zerre ışık yok!
Ama bir eren kılavuz oldu mu sana,
aydınlanır bir anda,
güneş bile hiç kalır yanında!”