Frankenstein: Ya Da Modern Prometheus

Stok Kodu:
9789750714931
Boyut:
12.50x19.50
Sayfa Sayısı:
268
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2018-06
Çeviren:
Duygu Akın
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Frankenstein or The Modern Prometheus
%20 indirimli
19,00
15,20
9789750714931
437971
Frankenstein: Ya Da Modern Prometheus
Frankenstein: Ya Da Modern Prometheus
15.20

"Tüm tahminlerim ve ümitlerim boş çıktı ve Tanrı'ya öykünen melek misali sonsuza kadar cehenneme zincirlendim. Muhayyilem capcanlı, analiz gücüm ve uygulama kabiliyetimse güçlüydü. İşte bu niteliklerimin bir araya gelmesi sayesinde bir insan yaratma fikrini geliştirip gerçekleştirebildim. İşimi tamamladığım zamanki duygularımı şu an bile heyecanla anıyorum. Kâh gücümün coşkusuna kapılarak kâh muhtemel sonuçlarına kafa yorarak hayallerimde cennetin bahçelerini arşınladım. Çocukluğumdan beri bana büyük umutlar ve tutkular aşılanmıştı, oysa şimdi bak nasıl da yıkıldım!"

Bilim tutkunu genç öğrenci Victor Frankenstein'ın yarattığı varlığı gördüğü anda söylediği bu sözler, kendi çocuklarını terk eden tanrının hayal kırıklığının yansıması olarak yorumlandı. Frankenstein'ın yalnızlaşmaya ve yabancılaşmaya mahkûm edilen canavarıysa, ölü doğaya can veren yaratıcı tarafından bu dünyada tek başına bırakılan modern insanın kaderini temsil ediyordu.

Shelley'nin Frankenstein ya da Modern Prometheus'u, XVIII. yüzyıl Avrupası'nın Aydınlanmacı tutkularının kültür açısından korkunç sonuçlarını hayal eder. Bilimden yararlanarak "doğanın sırlarına nüfuz etmeye" yönelirken, insan doğası ve bedeni dahil olmak üzere her şeyi birer nesneye çeviren Aydınlanmacı arzu, Frankenstein'ı pişmanlıkla son bulacak bir serüvene sürükler: Frankenstein'ın canavarı, aslında aklın kendi canavarıdır ve şimdi sadece bu canavardan değil, onu yaratan aklın kendisinden de korkulması gerekmektedir.

"Tüm tahminlerim ve ümitlerim boş çıktı ve Tanrı'ya öykünen melek misali sonsuza kadar cehenneme zincirlendim. Muhayyilem capcanlı, analiz gücüm ve uygulama kabiliyetimse güçlüydü. İşte bu niteliklerimin bir araya gelmesi sayesinde bir insan yaratma fikrini geliştirip gerçekleştirebildim. İşimi tamamladığım zamanki duygularımı şu an bile heyecanla anıyorum. Kâh gücümün coşkusuna kapılarak kâh muhtemel sonuçlarına kafa yorarak hayallerimde cennetin bahçelerini arşınladım. Çocukluğumdan beri bana büyük umutlar ve tutkular aşılanmıştı, oysa şimdi bak nasıl da yıkıldım!"

Bilim tutkunu genç öğrenci Victor Frankenstein'ın yarattığı varlığı gördüğü anda söylediği bu sözler, kendi çocuklarını terk eden tanrının hayal kırıklığının yansıması olarak yorumlandı. Frankenstein'ın yalnızlaşmaya ve yabancılaşmaya mahkûm edilen canavarıysa, ölü doğaya can veren yaratıcı tarafından bu dünyada tek başına bırakılan modern insanın kaderini temsil ediyordu.

Shelley'nin Frankenstein ya da Modern Prometheus'u, XVIII. yüzyıl Avrupası'nın Aydınlanmacı tutkularının kültür açısından korkunç sonuçlarını hayal eder. Bilimden yararlanarak "doğanın sırlarına nüfuz etmeye" yönelirken, insan doğası ve bedeni dahil olmak üzere her şeyi birer nesneye çeviren Aydınlanmacı arzu, Frankenstein'ı pişmanlıkla son bulacak bir serüvene sürükler: Frankenstein'ın canavarı, aslında aklın kendi canavarıdır ve şimdi sadece bu canavardan değil, onu yaratan aklın kendisinden de korkulması gerekmektedir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat