Fransa Örneğinde Avrupa'daki İslam Etkisi: Müslümanların Avrupa Devletlerini ve Toplumlarını Dönüştürmesi

Stok Kodu:
9786055373313
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
599
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2011-11
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%10 indirimli
79,00
71,10
9786055373313
585531
Fransa Örneğinde Avrupa'daki İslam Etkisi: Müslümanların Avrupa Devletlerini ve Toplumlarını Dönüştürmesi
Fransa Örneğinde Avrupa'daki İslam Etkisi: Müslümanların Avrupa Devletlerini ve Toplumlarını Dönüştürmesi
71.10

Avrupalı" Müslümanların sayısı giderek artıyor. Birkaç sene öncesine kadar "Türk", "Cezayirli" ya da "Faslı" göçmenler şeklinde tanımlanan gruplar, artık "Müslüman göçmenler"/"Müslüman asıllılar" haline geldi.

Hem Avrupa'nın Hristiyanlık ve Yahudilik gibi alışkın olmadığı, dolayısıyla düzenlemelerinde yer almayan bir dinin mensuplarının artması hem de İslam'a bakış açısının "öteki" ve "yeni düşman" gibi ifadelerle sorunlu hale getirilmesi, konunun başlıca iki boyutunu oluşturuyor.

Müslümanların nicel bağlamdaki artışı bir yana, Avrupa ülkelerine yerleşerek, hatta vatandaş olarak yaşadıkları ülkelerin kalıcı bir parçası haline gelmesi bazı alanlarda değişikliklere gidilmesini ve yeniden düzenlemeler yapılmasını gerekli hale getiriyor. Müslümanların artık kalıcı olan varlığı; yabancı düşmanlığının artmasına, kültürel ırkçılığın yükselmesine, aşırı sağcı siyasi partilerin güçlenmesine, laiklik kavramının yeniden ele alınmasına, çokkültürlülüğün aslında hiçbir zaman gerçekleştirilememiş olduğunun ortaya çıkmasına, entegrasyon ve asimilasyon kavramları arasındaki çizginin belirginleştirilmesi gereğine neden olmuştur.

Sıklıkla tartışılan konu, Müslümanların Avrupa'ya uyum sağlama sorunlarıdır. Ancak, entegrasyon kavramının iki taraflı bir süreç olduğundan hareketle, buna bir de tersten bakmak gerekiyor. Acaba Avrupalı toplumlar ya da Avrupa ülkelerinin kurumları, önce "göçmen" sonra "vatandaş" olarak kabul ettiği Müslümanları, gerçek anlamda içine alacak şekilde değişmeye hazır mı?

Avrupalı" Müslümanların sayısı giderek artıyor. Birkaç sene öncesine kadar "Türk", "Cezayirli" ya da "Faslı" göçmenler şeklinde tanımlanan gruplar, artık "Müslüman göçmenler"/"Müslüman asıllılar" haline geldi.

Hem Avrupa'nın Hristiyanlık ve Yahudilik gibi alışkın olmadığı, dolayısıyla düzenlemelerinde yer almayan bir dinin mensuplarının artması hem de İslam'a bakış açısının "öteki" ve "yeni düşman" gibi ifadelerle sorunlu hale getirilmesi, konunun başlıca iki boyutunu oluşturuyor.

Müslümanların nicel bağlamdaki artışı bir yana, Avrupa ülkelerine yerleşerek, hatta vatandaş olarak yaşadıkları ülkelerin kalıcı bir parçası haline gelmesi bazı alanlarda değişikliklere gidilmesini ve yeniden düzenlemeler yapılmasını gerekli hale getiriyor. Müslümanların artık kalıcı olan varlığı; yabancı düşmanlığının artmasına, kültürel ırkçılığın yükselmesine, aşırı sağcı siyasi partilerin güçlenmesine, laiklik kavramının yeniden ele alınmasına, çokkültürlülüğün aslında hiçbir zaman gerçekleştirilememiş olduğunun ortaya çıkmasına, entegrasyon ve asimilasyon kavramları arasındaki çizginin belirginleştirilmesi gereğine neden olmuştur.

Sıklıkla tartışılan konu, Müslümanların Avrupa'ya uyum sağlama sorunlarıdır. Ancak, entegrasyon kavramının iki taraflı bir süreç olduğundan hareketle, buna bir de tersten bakmak gerekiyor. Acaba Avrupalı toplumlar ya da Avrupa ülkelerinin kurumları, önce "göçmen" sonra "vatandaş" olarak kabul ettiği Müslümanları, gerçek anlamda içine alacak şekilde değişmeye hazır mı?

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat