Kitlelerin sahada fiilen oynamayıp ekran ya da seyirci koltuklarından izleyerek bütünleştikleri futbol insanların aç ruhlarını doyurmadı. Bir İtalyan taraftar şarkısı "Dimane tengo'e diebette, stasera so'nu re ", yani "yarın yine borçlarım olacak ama ben bu akşam bir kralım" der. İnsanlar yandaş olduğu takımların kendilerine sunduğu anlık hazlar uğruna küresel tüketim ağının tuzaklarına yakalanıyorlar. Birgün sonra yaşamın yokuşuyla baş başa kalacak ortalama bir futbolseverin tuttuğu takımın göğüslediği şampiyonluk ipi hiçbir zaman fileye dönüşüp bulgur pilavı yediği evine taşımamıştır. Aslında tüm dünyada görece daha gariban insanların doldurduğu tribün ve ekran karşısı düşünüldüğünde, futbol büyük ölçüde gündelik yoksunlukları bilinçten ötelemeye çalışan bireyin kendi kendine uyguladığı pansumandır.
Bu kitap toplumsal alanı her geçen gün daha fazla etkilemekte olan bu kitlesel büyünün piyasa ve borsaya bulaşmamış yıllarına küçük bir kasabanın masumiyet penceresinden gülümsemeye çalıştı. Futbolun gündelik yaşamın merkezinde izlence olarak değil bir fiil olarak yer aldığı yıllara döndü. Dostluğun, dayanışmanın, arkadaşlığın ve samimiyetin kazısını yapmaya çalıştı kendince.. Bazen şaşırttı, ara sıra düşündürdü, ne övgüden kaçındı, ne yergiden çekindi, ama en çokta güldürdü. Bu kitap çok kişiyle konuştu. Bir anıyı, anlatanın belleğinden düşürürken yüreğinden de düşsün istedi. Yalnız söyleşiyi değil söyleştiklerini de içine almış olması bu yüzdendir.
Bir kasabanın geçmiş zaman karnavalında kaybolup gitme fırsatıdır elinizde tutuğunuz. Ayağınıza kadar gelmiş futbol topuna vurmaktan kim alıkoyabilir ki sizi...
Kitlelerin sahada fiilen oynamayıp ekran ya da seyirci koltuklarından izleyerek bütünleştikleri futbol insanların aç ruhlarını doyurmadı. Bir İtalyan taraftar şarkısı "Dimane tengo'e diebette, stasera so'nu re ", yani "yarın yine borçlarım olacak ama ben bu akşam bir kralım" der. İnsanlar yandaş olduğu takımların kendilerine sunduğu anlık hazlar uğruna küresel tüketim ağının tuzaklarına yakalanıyorlar. Birgün sonra yaşamın yokuşuyla baş başa kalacak ortalama bir futbolseverin tuttuğu takımın göğüslediği şampiyonluk ipi hiçbir zaman fileye dönüşüp bulgur pilavı yediği evine taşımamıştır. Aslında tüm dünyada görece daha gariban insanların doldurduğu tribün ve ekran karşısı düşünüldüğünde, futbol büyük ölçüde gündelik yoksunlukları bilinçten ötelemeye çalışan bireyin kendi kendine uyguladığı pansumandır.
Bu kitap toplumsal alanı her geçen gün daha fazla etkilemekte olan bu kitlesel büyünün piyasa ve borsaya bulaşmamış yıllarına küçük bir kasabanın masumiyet penceresinden gülümsemeye çalıştı. Futbolun gündelik yaşamın merkezinde izlence olarak değil bir fiil olarak yer aldığı yıllara döndü. Dostluğun, dayanışmanın, arkadaşlığın ve samimiyetin kazısını yapmaya çalıştı kendince.. Bazen şaşırttı, ara sıra düşündürdü, ne övgüden kaçındı, ne yergiden çekindi, ama en çokta güldürdü. Bu kitap çok kişiyle konuştu. Bir anıyı, anlatanın belleğinden düşürürken yüreğinden de düşsün istedi. Yalnız söyleşiyi değil söyleştiklerini de içine almış olması bu yüzdendir.
Bir kasabanın geçmiş zaman karnavalında kaybolup gitme fırsatıdır elinizde tutuğunuz. Ayağınıza kadar gelmiş futbol topuna vurmaktan kim alıkoyabilir ki sizi...