16. yüzyıl mutasavvıf şairi ve hattatı Abdurrahman Gubari, kendisi de şair olan, ilim ve edebiyatı seven, alim ve şairleri destekleyen Kanuni zamanının ünlü şairlerindendir. Yeni Hisar'da hapis bulunduğu esnada yazmaya başladığı Şebistan-ı Hayal'i bir yıl sonra Mekke'de tamamlamıştır. Tasavvufi remizlerle aşk, aşık ve maşuk kelimelerindeki harflerin taşıdığı tasavvufî manaları izah eden eser, bütünüyle ilahi aşkı simgeler. Abdurrahman Gubari, Şebistan-ı Hayal'ini işlenmemiş bir inciye benzeterek, onun eşsiz bir eser olduğunu ve gönül ehline bu eserini armağan ettiğini söylüyor. Gece Diyarından Hayaller adını verdiğimiz eser ilk defa Farsça'dan Türkçe'nin kültür ve gönül dünyasına Gökhan Gökmen'in yetkin çeviriyle katılmaktadır.
16. yüzyıl mutasavvıf şairi ve hattatı Abdurrahman Gubari, kendisi de şair olan, ilim ve edebiyatı seven, alim ve şairleri destekleyen Kanuni zamanının ünlü şairlerindendir. Yeni Hisar'da hapis bulunduğu esnada yazmaya başladığı Şebistan-ı Hayal'i bir yıl sonra Mekke'de tamamlamıştır. Tasavvufi remizlerle aşk, aşık ve maşuk kelimelerindeki harflerin taşıdığı tasavvufî manaları izah eden eser, bütünüyle ilahi aşkı simgeler. Abdurrahman Gubari, Şebistan-ı Hayal'ini işlenmemiş bir inciye benzeterek, onun eşsiz bir eser olduğunu ve gönül ehline bu eserini armağan ettiğini söylüyor. Gece Diyarından Hayaller adını verdiğimiz eser ilk defa Farsça'dan Türkçe'nin kültür ve gönül dünyasına Gökhan Gökmen'in yetkin çeviriyle katılmaktadır.