Yıl 1930. Yer Güney Amerika. Şili, Paraguay ve Patagonya'dan üç posta uçağı Buenos Aires'teki havaalanında buluşmak üzere aynı anda havalanır ama bir tanesi havaalanına ulaşamaz. İşte bu kitapta gece uçuşlarının tehlikelerine göğüs geren, canlarını kullandıklara uçaklara emanet etmiş cesur pilotların ve aşağıda, onları yere indirebilmek için elinden geleni ardına koymayan dediğim dedik Riviere'in hikayesini okuyacaksınız.
“Bu adamın gülüşünü, aşık hallerini tanıyordu ama fırtınadaki ilahi öfkesini bilmiyordu. Onunla arasına müzikle, aşkla, çiçeklerle şefkat dolu bağlar örüyor ama her ayrılık vaktinde, bu bağlar kopuveriyor ve bu durum adamın pek umurunda olmuyordu.”
Yıl 1930. Yer Güney Amerika. Şili, Paraguay ve Patagonya'dan üç posta uçağı Buenos Aires'teki havaalanında buluşmak üzere aynı anda havalanır ama bir tanesi havaalanına ulaşamaz. İşte bu kitapta gece uçuşlarının tehlikelerine göğüs geren, canlarını kullandıklara uçaklara emanet etmiş cesur pilotların ve aşağıda, onları yere indirebilmek için elinden geleni ardına koymayan dediğim dedik Riviere'in hikayesini okuyacaksınız.
“Bu adamın gülüşünü, aşık hallerini tanıyordu ama fırtınadaki ilahi öfkesini bilmiyordu. Onunla arasına müzikle, aşkla, çiçeklerle şefkat dolu bağlar örüyor ama her ayrılık vaktinde, bu bağlar kopuveriyor ve bu durum adamın pek umurunda olmuyordu.”