Geçen Kış, 2010 kışında üç genci İstanbul'da takip eden bir novella. Haluk bayağı asap bozucu bir tip, Deniz'in artık aklını başına toplaması lazım ve Berk zaten düpedüz salak. Bir de Çetin, Emek ve Tuna var ve bunlar da pek önemsiz sayılmaz; mesela Tuna kitapta bayağı bir yer kaplıyor. Bu altısının yolları kesişiyor gibi oluyor ve kitabın sonunda galiba cinayet var. Geçen Kış, Tankut Aykut'un ilk kitabı. Aralık 2011'de geyikligece'den çıktı ve bağımsız internet yayıncılığı girişimi ku-ko'nun bir parçası. Motorlu motorsuz bütün kuryelere, kebapçı çıraklarına, damacanaları sırtlayıp yedi kat merdiven çıkan suculara, otopark kahyalarına, dolmuş şoförlerine, korsan DVD'cilere, kaçak parfümcülere de biz bakacağız. Hiç istemediğimiz, hatta umursamadığımız, ama kendi kendine gelip bizi bulan bu konforun parasını sonunda acı acı ödeyeceğiz. Ölmelerini bekleyecek değiliz ya, bakacağız. Küçük, havasız ve soğuk evlerde alt alta üst üste oturan; pis, yağlı ve ucuz yiyeceklerle tıkınıp duran; bütün boş vakitlerini küçücük ekranlardan televizyon izleyerek geçiren milyonlarca insan. Bitmek tükenmek bilmeyecek sağlık harcamaları hep bizim cebimizden çıkacak. Bu vasıfsız güruhu sırtımızda taşıyacağız. Yapacak bir şey yok. Az buçuk iyi şartlarda yaşadığımız için kendimizi suçlu hissederek bize hiçbir dönüşü olmayan tonla vergiyi ödemeye devam edeceğiz. Al sana bu memleketten gitmek için bir sebep daha.
Geçen Kış, 2010 kışında üç genci İstanbul'da takip eden bir novella. Haluk bayağı asap bozucu bir tip, Deniz'in artık aklını başına toplaması lazım ve Berk zaten düpedüz salak. Bir de Çetin, Emek ve Tuna var ve bunlar da pek önemsiz sayılmaz; mesela Tuna kitapta bayağı bir yer kaplıyor. Bu altısının yolları kesişiyor gibi oluyor ve kitabın sonunda galiba cinayet var. Geçen Kış, Tankut Aykut'un ilk kitabı. Aralık 2011'de geyikligece'den çıktı ve bağımsız internet yayıncılığı girişimi ku-ko'nun bir parçası. Motorlu motorsuz bütün kuryelere, kebapçı çıraklarına, damacanaları sırtlayıp yedi kat merdiven çıkan suculara, otopark kahyalarına, dolmuş şoförlerine, korsan DVD'cilere, kaçak parfümcülere de biz bakacağız. Hiç istemediğimiz, hatta umursamadığımız, ama kendi kendine gelip bizi bulan bu konforun parasını sonunda acı acı ödeyeceğiz. Ölmelerini bekleyecek değiliz ya, bakacağız. Küçük, havasız ve soğuk evlerde alt alta üst üste oturan; pis, yağlı ve ucuz yiyeceklerle tıkınıp duran; bütün boş vakitlerini küçücük ekranlardan televizyon izleyerek geçiren milyonlarca insan. Bitmek tükenmek bilmeyecek sağlık harcamaları hep bizim cebimizden çıkacak. Bu vasıfsız güruhu sırtımızda taşıyacağız. Yapacak bir şey yok. Az buçuk iyi şartlarda yaşadığımız için kendimizi suçlu hissederek bize hiçbir dönüşü olmayan tonla vergiyi ödemeye devam edeceğiz. Al sana bu memleketten gitmek için bir sebep daha.