Türklerin Marcel Proust'u Abdülhak Şinasi Hisar yeni bir kitap yayınladı: "Geçmiş Zaman Fıkraları". Bu kitap ne bir romandır, ne de bir hikaye kitabıdır. Türk edebiyatında şimdiye kadar görülmemiş bir türdendir, bir çeşit tarih antolojisidir. Değerli yazı ustası, çocukluğunun, gençliğinin, gördüğü ya da duyduğu bütün tarih olaylarını sanatçı açısından değerlendirerek bu kitapta toplamış. Sultan Selim'den Meşrutiyet çağına kadar birçok ilgi çekici anı, beş on satırlık fıkralarla, gözlerimizin önüne seriliyor. Bunların arasında çok işittiklerimiz, bildiklerimiz de var. Ama Hisar ustanın kalemi en bildiklerimize bile yepyeni bir tat vermiş. Onları okurken bütün bu bilgilerimizi unutmuşuz da yeniden öğreniyormuşuz gibi bir duyguya kapılıyoruz.Orhan HançerlioğluŞunu da kabul edelim, o en küçük yaşından itibaren, hadiseler, eşyaya, manzaraya bizlerde olmayan bir üçüncü gözle bakıyor. Herkesin göremediğini görmesi bundan.Ama yalnız herkesin göremediğini görmekle kalmıyor. Bunu pek lâtif, pek tatlı bir şekilde göstermesini de biliyor, bu da onun usta sanatkâr tarafı. Geçmiş Zaman Fıkraları'nı ben bu gözle okudum. Bu fıkraların seçilişinde ve anlatılışında bile çelebi, medenî bir İstanbul efendisinin ifadesi, titizliği, nezaketi var. Ayrıca bu fıkralar insana, bizim yetişemediğimiz bir devrin kokusunu, havasını da pek güzel getiriyor. Kendilerini görmediğimiz, hayat tarzlarını hiç bilmediğimiz, ama bir vesileyle tanımış olduğumuz bir eski devir adamının gerçek çehresini, minimini bir fıkranın ışığı altında seçiveriyorsunuz. Bu da insana çok zevk, çok doyurucu bir intiba veriyor.
Türklerin Marcel Proust'u Abdülhak Şinasi Hisar yeni bir kitap yayınladı: "Geçmiş Zaman Fıkraları". Bu kitap ne bir romandır, ne de bir hikaye kitabıdır. Türk edebiyatında şimdiye kadar görülmemiş bir türdendir, bir çeşit tarih antolojisidir. Değerli yazı ustası, çocukluğunun, gençliğinin, gördüğü ya da duyduğu bütün tarih olaylarını sanatçı açısından değerlendirerek bu kitapta toplamış. Sultan Selim'den Meşrutiyet çağına kadar birçok ilgi çekici anı, beş on satırlık fıkralarla, gözlerimizin önüne seriliyor. Bunların arasında çok işittiklerimiz, bildiklerimiz de var. Ama Hisar ustanın kalemi en bildiklerimize bile yepyeni bir tat vermiş. Onları okurken bütün bu bilgilerimizi unutmuşuz da yeniden öğreniyormuşuz gibi bir duyguya kapılıyoruz.Orhan HançerlioğluŞunu da kabul edelim, o en küçük yaşından itibaren, hadiseler, eşyaya, manzaraya bizlerde olmayan bir üçüncü gözle bakıyor. Herkesin göremediğini görmesi bundan.Ama yalnız herkesin göremediğini görmekle kalmıyor. Bunu pek lâtif, pek tatlı bir şekilde göstermesini de biliyor, bu da onun usta sanatkâr tarafı. Geçmiş Zaman Fıkraları'nı ben bu gözle okudum. Bu fıkraların seçilişinde ve anlatılışında bile çelebi, medenî bir İstanbul efendisinin ifadesi, titizliği, nezaketi var. Ayrıca bu fıkralar insana, bizim yetişemediğimiz bir devrin kokusunu, havasını da pek güzel getiriyor. Kendilerini görmediğimiz, hayat tarzlarını hiç bilmediğimiz, ama bir vesileyle tanımış olduğumuz bir eski devir adamının gerçek çehresini, minimini bir fıkranın ışığı altında seçiveriyorsunuz. Bu da insana çok zevk, çok doyurucu bir intiba veriyor.