İnsan, kendini evrenin merkezine koydu, kendine sunulan tüm nimetleri sonsuz ve bedelsiz armağanlar olarak gördü Çağlar boyu. Aç kurt gibi saldırdı. Bir türlü doymadı. Kırdı döktü, yaktı yıktı. Tükettikçe tükendi. Sonunu düşünmedi.
Orada da durmadı. Türdeşlerini kurt gibi içten içe kemirmeye başladı. Sevgiyi, saygıyı, vefayı, insanlığını unuttu. Acı çektirdi, çektirmeye devam ediyor.
Bu kitap, vefasızlık simgesi insanoğlunun, kendi yarasını sarma ve içindeki gerçek insanı arama yolculuğudur. Bu yolculuğa birlikte çıkma çağrısıdır.
"Liseden sonra köyüme hiç uğramadım biliyor musun?" dedi. Yıllar önce izlediği bir filmden beynine çakılan bir söz geldi dilinin ucuna
"Ağlamak anlamaktır." demişti filmin kahramanı.
O da ağladi, "Erkekler ağlamaz." diyenlere inat; hıçkıra hıçkıra ağladi hem de... Anladığı belliydi. Artık onu yargilamaya gerek yoktu. Belli ki o kendini yargılarım ve gözyaşina mahkum etmişti.
İnsan, kendini evrenin merkezine koydu, kendine sunulan tüm nimetleri sonsuz ve bedelsiz armağanlar olarak gördü Çağlar boyu. Aç kurt gibi saldırdı. Bir türlü doymadı. Kırdı döktü, yaktı yıktı. Tükettikçe tükendi. Sonunu düşünmedi.
Orada da durmadı. Türdeşlerini kurt gibi içten içe kemirmeye başladı. Sevgiyi, saygıyı, vefayı, insanlığını unuttu. Acı çektirdi, çektirmeye devam ediyor.
Bu kitap, vefasızlık simgesi insanoğlunun, kendi yarasını sarma ve içindeki gerçek insanı arama yolculuğudur. Bu yolculuğa birlikte çıkma çağrısıdır.
"Liseden sonra köyüme hiç uğramadım biliyor musun?" dedi. Yıllar önce izlediği bir filmden beynine çakılan bir söz geldi dilinin ucuna
"Ağlamak anlamaktır." demişti filmin kahramanı.
O da ağladi, "Erkekler ağlamaz." diyenlere inat; hıçkıra hıçkıra ağladi hem de... Anladığı belliydi. Artık onu yargilamaya gerek yoktu. Belli ki o kendini yargılarım ve gözyaşina mahkum etmişti.