Çeşitli istatistikleri incelediğimizde grafikler bazen umut verici durumları gösteriyor. Örnek verecek olursak son yıllarda çevreci örgütlerin faaliyetleri, global çevre rapor ve değerlerinin çeşitli hükümet ve siyasi grupları harekete geçirmesi, GDO'lu tohum firmaları ve ürünlerine karşı psikolojik tepki, -mikro bazda- ailelerin evlere abur cubur almama kararlılığı, fast food gıda tüketimine psikolojik limit getirilmesi vesaire… Yüzlerce örnek verilebilir.
İstatistiklerin anlattığı durum halkın çevre, sağlık ve beslenme konusunda, imkan bulduğu halde ve bilinçlerinin kudreti doğrultusunda kendi tedbirlerini alabilecek kapasitede olmasıdır. Sürekli çizdiğimiz karanlık tabloların aksine umut verici. Yani halkın çeşitli amaçlar doğrultusunda çevre, daha nitelikli ve insancıl yaşama isteği ve sağlıklı beslenme kaygıları var ve bu kaygılar oluşturulabilirse istatistiklerin grafikleri daha olumlu doğrultularda yüzümüzü güldürecek.
Öncelikle eğer girişeceğimiz bir mücadele ise ve bu mücadele binbir ünite üzerinden binbir unsurla mücadele halini alacaksa yönelmemiz gereken eleştiriler gündelik hayatta karşılığı olan eleştirilerdir. Ülkemize ve kültürümüze yabancı, sermaye ve onun çıkarlarına hizmetçi, insanı ve toplumu değil de, kurumları ve işletmeleri merkeze koyan öneriler dikkate alınmamalı. Mesela çevre meselesinin sadece yeşile indirgenmesi, sadece inşaat sektörünün kıyımlarının eleştiri alması ve sermaye gruplarından destek alan kişi ve kurumların çabalarında aslında muhalefeti kontrol altına alma kaygısı anlaşılmalı.
Ülkemizde çevre ve beslenme sorunlarının çoğu toplumun bir refah toplumuna dönüşmesine koşut olarak kaynaklanmaktadır. Çevre sorunlarının merkezinde dengesiz bir şekilde büyüyen inşaat ve takipçisi üretim sanayiileri, beslenme sorunlarının merkezinde de orta sınıfın grafiksel şişmesi ile besin edinme imkanlarına dair ekonomik problemin aşılması meselesi vardır. Dolayısı ile çevre sorunlarına dair bürokratik ve toplumsal bilince dair medya ve eğitim desteğinin süreğenleşmesi, beslenme konusundaki sorunlara dair yöntemin de geniş halk kitlelerine verilecek tavsiyeler çeşitli gıdaların düzenli tüketilmesinden ziyade, perhiz ve gıda tüketimi yoğunluklarından kaçınılması ve kültürden kaynaklanan mide ve bağırsak hastalıklarına karşı tedbirler üzerine olmalıdır.
Çeşitli istatistikleri incelediğimizde grafikler bazen umut verici durumları gösteriyor. Örnek verecek olursak son yıllarda çevreci örgütlerin faaliyetleri, global çevre rapor ve değerlerinin çeşitli hükümet ve siyasi grupları harekete geçirmesi, GDO'lu tohum firmaları ve ürünlerine karşı psikolojik tepki, -mikro bazda- ailelerin evlere abur cubur almama kararlılığı, fast food gıda tüketimine psikolojik limit getirilmesi vesaire… Yüzlerce örnek verilebilir.
İstatistiklerin anlattığı durum halkın çevre, sağlık ve beslenme konusunda, imkan bulduğu halde ve bilinçlerinin kudreti doğrultusunda kendi tedbirlerini alabilecek kapasitede olmasıdır. Sürekli çizdiğimiz karanlık tabloların aksine umut verici. Yani halkın çeşitli amaçlar doğrultusunda çevre, daha nitelikli ve insancıl yaşama isteği ve sağlıklı beslenme kaygıları var ve bu kaygılar oluşturulabilirse istatistiklerin grafikleri daha olumlu doğrultularda yüzümüzü güldürecek.
Öncelikle eğer girişeceğimiz bir mücadele ise ve bu mücadele binbir ünite üzerinden binbir unsurla mücadele halini alacaksa yönelmemiz gereken eleştiriler gündelik hayatta karşılığı olan eleştirilerdir. Ülkemize ve kültürümüze yabancı, sermaye ve onun çıkarlarına hizmetçi, insanı ve toplumu değil de, kurumları ve işletmeleri merkeze koyan öneriler dikkate alınmamalı. Mesela çevre meselesinin sadece yeşile indirgenmesi, sadece inşaat sektörünün kıyımlarının eleştiri alması ve sermaye gruplarından destek alan kişi ve kurumların çabalarında aslında muhalefeti kontrol altına alma kaygısı anlaşılmalı.
Ülkemizde çevre ve beslenme sorunlarının çoğu toplumun bir refah toplumuna dönüşmesine koşut olarak kaynaklanmaktadır. Çevre sorunlarının merkezinde dengesiz bir şekilde büyüyen inşaat ve takipçisi üretim sanayiileri, beslenme sorunlarının merkezinde de orta sınıfın grafiksel şişmesi ile besin edinme imkanlarına dair ekonomik problemin aşılması meselesi vardır. Dolayısı ile çevre sorunlarına dair bürokratik ve toplumsal bilince dair medya ve eğitim desteğinin süreğenleşmesi, beslenme konusundaki sorunlara dair yöntemin de geniş halk kitlelerine verilecek tavsiyeler çeşitli gıdaların düzenli tüketilmesinden ziyade, perhiz ve gıda tüketimi yoğunluklarından kaçınılması ve kültürden kaynaklanan mide ve bağırsak hastalıklarına karşı tedbirler üzerine olmalıdır.