Daha önce İhsan ve Çöreklenen ile yoğun bir dil ve felsefi bir anlatı dünyası kuran Hüseyin Yurtdaş bu kitabında “krizli” bir karakter üzerinden edebiyat ve yazma eylemi üstüne düşünüyor. Genç bir yazar adayının yazma ve yaşama krizleri Kafka, Nietzsche, Dostoyevski ve Fante gibi yazar ve filozoflara yapılan göndermelerle kayda geçirilirken, notlar halinde ilerleyen bu parçalı anlatı hem öfkeli bir gencin şahsi çalkantılarını, hem de edebiyat tarihinde çıkılan yazınsal arayışları ifade ediyor.
İyi okurlar için yoğun ve “öfkeli” bir roman daha.
“Bizler, Faikçiğim, geceye aitiz. Aslında sen değil, ben, birkaç deli yazar, bir de alter egom ihtiyar köpek. Gecede usul usul soluk alıyoruz. Töremiz bu Faik, darılma, dışarda kalmış hissetme kendini. Gece umutsuzluktan başka bir şey sunmuyor zaten yoldaşlarına. Cümleler ağır, acılı, evet, ama gerçeği eğip bükmek bana göre değil Faik. Realistim ben.”
Daha önce İhsan ve Çöreklenen ile yoğun bir dil ve felsefi bir anlatı dünyası kuran Hüseyin Yurtdaş bu kitabında “krizli” bir karakter üzerinden edebiyat ve yazma eylemi üstüne düşünüyor. Genç bir yazar adayının yazma ve yaşama krizleri Kafka, Nietzsche, Dostoyevski ve Fante gibi yazar ve filozoflara yapılan göndermelerle kayda geçirilirken, notlar halinde ilerleyen bu parçalı anlatı hem öfkeli bir gencin şahsi çalkantılarını, hem de edebiyat tarihinde çıkılan yazınsal arayışları ifade ediyor.
İyi okurlar için yoğun ve “öfkeli” bir roman daha.
“Bizler, Faikçiğim, geceye aitiz. Aslında sen değil, ben, birkaç deli yazar, bir de alter egom ihtiyar köpek. Gecede usul usul soluk alıyoruz. Töremiz bu Faik, darılma, dışarda kalmış hissetme kendini. Gece umutsuzluktan başka bir şey sunmuyor zaten yoldaşlarına. Cümleler ağır, acılı, evet, ama gerçeği eğip bükmek bana göre değil Faik. Realistim ben.”