Gerçek Kendilik Gelişimsel, Kendilik ve Nesne İlişkileri Yaklaşımı
Elinizdeki bu kitapta, sahte kendiliğin karşısındaki, sağlıklı bir bireyin GERÇEK KENDİLİĞİNİN hikâyesini bulacaksınız.
Masterson, gelişimsel duraklamaların, kendiliğin gelişimini duraklattığını tespit etti. Bütün kişilik bozukluklarının aslında birer kendilik bozukluğu olduğunu ifade etti.
Kendilik kavramının ayrı bir zihinsel yapı olduğunu, kendine ait bir gelişim çizgisi olduğunu, kendine ait psikopatolojisi bulunduğunu ve kendine ait tanımlanabilen kapasiteleri olduğunu gösterdi.
Freudun ICH kavramıyla yola çıkılan, EGO ve KENDİLİK farklılığında bir tarihsel süreçteki Kendilik açılımı detaylı bir şekilde incelenmektedir. Mastersonun öne sürdüğü Gerçek Kendilik kavramının, diğer kavramlara benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konmuştur.
Kitabı önemli kılan diğer iki husus, kendiliğin gelişimindeki sosyokültürel etmenler ve kendiliğin sanatsal yaratıcılıktaki rolüdür.
Mastersonun bu bağlamda, İsraildeki bölgesel bir uygulama ve özellikle Japon Kültürü üzerine yaptığı ayrıntılı tespit ve gözlemleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle Japon Kültürü ve Türkiye Kültürünün benzerlikleri ve klinik tabloları, bizi çok farklı düşünce ve ufuklara kanatlandıracaktır.
Sanatsal yaratıcılığın gerçek kendilikle ilişkisini görmek de okuyucu için çok önemli olsa gerek.
Elinizdeki bu kitapta, sahte kendiliğin karşısındaki, sağlıklı bir bireyin GERÇEK KENDİLİĞİNİN hikâyesini bulacaksınız.
Masterson, gelişimsel duraklamaların, kendiliğin gelişimini duraklattığını tespit etti. Bütün kişilik bozukluklarının aslında birer kendilik bozukluğu olduğunu ifade etti.
Kendilik kavramının ayrı bir zihinsel yapı olduğunu, kendine ait bir gelişim çizgisi olduğunu, kendine ait psikopatolojisi bulunduğunu ve kendine ait tanımlanabilen kapasiteleri olduğunu gösterdi.
Freudun ICH kavramıyla yola çıkılan, EGO ve KENDİLİK farklılığında bir tarihsel süreçteki Kendilik açılımı detaylı bir şekilde incelenmektedir. Mastersonun öne sürdüğü Gerçek Kendilik kavramının, diğer kavramlara benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konmuştur.
Kitabı önemli kılan diğer iki husus, kendiliğin gelişimindeki sosyokültürel etmenler ve kendiliğin sanatsal yaratıcılıktaki rolüdür.
Mastersonun bu bağlamda, İsraildeki bölgesel bir uygulama ve özellikle Japon Kültürü üzerine yaptığı ayrıntılı tespit ve gözlemleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle Japon Kültürü ve Türkiye Kültürünün benzerlikleri ve klinik tabloları, bizi çok farklı düşünce ve ufuklara kanatlandıracaktır.
Sanatsal yaratıcılığın gerçek kendilikle ilişkisini görmek de okuyucu için çok önemli olsa gerek.