9799753294279
582200
https://www.siyasalkitap.com/germinal-7
Germinal
16.30
"Yüzyıl sonunda, kan rengine bulaşmış bir akşam vaktinde, kesinlikle hepsini peşlerinden sürükleyecek bir isyanın kıpkırmızı görünümüydü bu. Evet, bir akşam vakti, dizginlerini koparan, gemi azıya alan halk, böyle dört nala koşacaktı yollarda. Burjuvaların kanını akıtacaktı dereler gibi, kesik başları gezdirecek, kırılan kasalardan dökülen altınları her tarafa saçacaktı. Kadınlar uluyacak, erkekler de ısırmak için kurt çenesini andıran çenelerini açacaklardı. Evet, gene paramparça giysileri, gene saboların yankılanan tıkırtıları, pislik içindeki bedenleri, kötü kokan nefesleri, dizginlenemeyen barbar taşkınlığıyla o öfkeli, dehşet verici kalabalık alt üst edecekti ortalığı. Her tarafta yangınlar çıkacak, taş üstünde taş kalmayacak, yoksulların bir gecede kadınlara saldırıp, varlıklı kimselere ait şarap mahzenlerini boşalatacağı o müthiş şehvet ve yeme sefahatinden sonra ilkel insanlar gibi ormanlara dönülecekti. Belki de yeni bir dünyanın geleceği güne kadar hiçbir şey kalmayacaktı. Ne para ne şöhret. Evet, doğanın bir gücü gibi bunlar geçiyordu yoldan işte ve içerdekiler de yüzlerinde bunların korkunç rüzgarını hissediyorlardı. Başka bir çığlık, ‘Marseillaise'i bastırdı: ‘ Ekmek! Ekmek! Ekmek!' "Emile Zola'nın, Sosyalizm'in ayak seslerini büyük bir ustalıkla aktardığı ama edebiyatın ideolojieye asla kurban etmediği büyük klasiği Germinal de (daha önceki kitabı Rahip Mouret'nin Günahı gibi) hak ettiği yerde... Elbette "Oğlak Klasikleri" arasında
"Yüzyıl sonunda, kan rengine bulaşmış bir akşam vaktinde, kesinlikle hepsini peşlerinden sürükleyecek bir isyanın kıpkırmızı görünümüydü bu. Evet, bir akşam vakti, dizginlerini koparan, gemi azıya alan halk, böyle dört nala koşacaktı yollarda. Burjuvaların kanını akıtacaktı dereler gibi, kesik başları gezdirecek, kırılan kasalardan dökülen altınları her tarafa saçacaktı. Kadınlar uluyacak, erkekler de ısırmak için kurt çenesini andıran çenelerini açacaklardı. Evet, gene paramparça giysileri, gene saboların yankılanan tıkırtıları, pislik içindeki bedenleri, kötü kokan nefesleri, dizginlenemeyen barbar taşkınlığıyla o öfkeli, dehşet verici kalabalık alt üst edecekti ortalığı. Her tarafta yangınlar çıkacak, taş üstünde taş kalmayacak, yoksulların bir gecede kadınlara saldırıp, varlıklı kimselere ait şarap mahzenlerini boşalatacağı o müthiş şehvet ve yeme sefahatinden sonra ilkel insanlar gibi ormanlara dönülecekti. Belki de yeni bir dünyanın geleceği güne kadar hiçbir şey kalmayacaktı. Ne para ne şöhret. Evet, doğanın bir gücü gibi bunlar geçiyordu yoldan işte ve içerdekiler de yüzlerinde bunların korkunç rüzgarını hissediyorlardı. Başka bir çığlık, ‘Marseillaise'i bastırdı: ‘ Ekmek! Ekmek! Ekmek!' "Emile Zola'nın, Sosyalizm'in ayak seslerini büyük bir ustalıkla aktardığı ama edebiyatın ideolojieye asla kurban etmediği büyük klasiği Germinal de (daha önceki kitabı Rahip Mouret'nin Günahı gibi) hak ettiği yerde... Elbette "Oğlak Klasikleri" arasında
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.