"Her insan gibi bitkilerin de bir anayurdu, tarihi süreç içinde gelişen evrimi, özellikleri ve her birinin kitap dolduracak bir öyküsü vardır. Şiirin Üç Beyi İlhan Berk bitki kitabında; Halikarnas kırlarını gezerken, kimsenin ilgilenmediği ve ismi bilinmeyen bitkilerin peşinde dolandığını söyler. Onun bu incelikli bilgeliğine erişmesem de ben de fani bir kul olarak öncelikle onların çeşitliliklerinden, bin bir renginden, kokusundan, tadından ilham almış olacağım ki, çocukluktan başlayarak, birlikte uzun bir yolculuğumuz oldu. Anamla birlikte 1956 yılının ilkbaharında gurbete çıktığımızda, ben 10 yaşında, doğum tarihi bilinmeyen anam Hatun, 40'lı yaşlarındaydı. Çocukluğum o yolculukla son bulsa da anamın baharla başlayan bostan eki mini, sebze, kavun, karpuzların yeşillenip çiçeğe bürünmelerini ve yaz ortasından itibaren sırayla ürüne duruşlarını ve eli ayağı öpülesi anamla geçirdiğim her anı değerli bir hediye gibi hep içimde taşıdım. Ve emanetçisi olduğum her evde bitkilerle hemhal olmaya devam ettim." Başarılı bir iş dünyası adamı olan Ali Tiyar Gök, özgürlük sevdasını gönül bahçesinin başköşesine diktiği için 1986 yılında, kendi isteğiyle 20 yıl çalıştığı firmadan ayrıldı. İşten bütün kazandıklarını bu sevdası uğruna Ege'ye harcadı... Yeni iş teklifleri için İstanbul'a dönen Gök, nadasa bıraktığı bitki tutkusunu bu konudaki kitaplara yöneltti. Bütün aramalarına rağmen doğaya çıktığında cebine koyup otları, ağaçları tanımasına kılavuzluk edecek resimli bir kitap bulamadı. Bu hayal kırıklığı, işte bu kitabın oluşmasına neden olacak bir çalışma uğraşını başlattı.
"Her insan gibi bitkilerin de bir anayurdu, tarihi süreç içinde gelişen evrimi, özellikleri ve her birinin kitap dolduracak bir öyküsü vardır. Şiirin Üç Beyi İlhan Berk bitki kitabında; Halikarnas kırlarını gezerken, kimsenin ilgilenmediği ve ismi bilinmeyen bitkilerin peşinde dolandığını söyler. Onun bu incelikli bilgeliğine erişmesem de ben de fani bir kul olarak öncelikle onların çeşitliliklerinden, bin bir renginden, kokusundan, tadından ilham almış olacağım ki, çocukluktan başlayarak, birlikte uzun bir yolculuğumuz oldu. Anamla birlikte 1956 yılının ilkbaharında gurbete çıktığımızda, ben 10 yaşında, doğum tarihi bilinmeyen anam Hatun, 40'lı yaşlarındaydı. Çocukluğum o yolculukla son bulsa da anamın baharla başlayan bostan eki mini, sebze, kavun, karpuzların yeşillenip çiçeğe bürünmelerini ve yaz ortasından itibaren sırayla ürüne duruşlarını ve eli ayağı öpülesi anamla geçirdiğim her anı değerli bir hediye gibi hep içimde taşıdım. Ve emanetçisi olduğum her evde bitkilerle hemhal olmaya devam ettim." Başarılı bir iş dünyası adamı olan Ali Tiyar Gök, özgürlük sevdasını gönül bahçesinin başköşesine diktiği için 1986 yılında, kendi isteğiyle 20 yıl çalıştığı firmadan ayrıldı. İşten bütün kazandıklarını bu sevdası uğruna Ege'ye harcadı... Yeni iş teklifleri için İstanbul'a dönen Gök, nadasa bıraktığı bitki tutkusunu bu konudaki kitaplara yöneltti. Bütün aramalarına rağmen doğaya çıktığında cebine koyup otları, ağaçları tanımasına kılavuzluk edecek resimli bir kitap bulamadı. Bu hayal kırıklığı, işte bu kitabın oluşmasına neden olacak bir çalışma uğraşını başlattı.