Yirminci yüzyılın modernleşme ve uluslaşma hareketleri, projelerini kadınların modernleşmesi, özgürleşmesi kanalıyla ve kadın bedeni üzerinden ifade etmişlerdi. Yirmi birinci yüzyıla dönük projelerde ise bu ifade sadece kadınla sınırlı kalmıyor. Artık cinslerarası farklılıkların, erkeği erkek kadını kadın yapan tüm fıtrî özelliklerin ortadan kalkması söz konusu. Postmodern durum Michael Jackson ile en somut örneğini buldu: Ne erkek ne kadın, ne insan ne tanrı, ne yetişkin ne çocuk, ne siyah ne beyaz.
Bu bağlamda Birleşmiş Milletler global konferansları da cinslerarası ilişkilerin, cinsiyet kimliklerinin ve tanımlarının tartışıldığı, dönüştürüldüğü ve uluslararası hukukî meşruiyetinin sağlandığı bir platform işlevi görmektedir. Bunları göz önünde bulunduran yazar, yüzyılın son büyük global konferanslarından biri olan BM Dördüncü Kadın Konferansı izlenimlerini paylaşıma açıyor.
Yirminci yüzyılın modernleşme ve uluslaşma hareketleri, projelerini kadınların modernleşmesi, özgürleşmesi kanalıyla ve kadın bedeni üzerinden ifade etmişlerdi. Yirmi birinci yüzyıla dönük projelerde ise bu ifade sadece kadınla sınırlı kalmıyor. Artık cinslerarası farklılıkların, erkeği erkek kadını kadın yapan tüm fıtrî özelliklerin ortadan kalkması söz konusu. Postmodern durum Michael Jackson ile en somut örneğini buldu: Ne erkek ne kadın, ne insan ne tanrı, ne yetişkin ne çocuk, ne siyah ne beyaz.
Bu bağlamda Birleşmiş Milletler global konferansları da cinslerarası ilişkilerin, cinsiyet kimliklerinin ve tanımlarının tartışıldığı, dönüştürüldüğü ve uluslararası hukukî meşruiyetinin sağlandığı bir platform işlevi görmektedir. Bunları göz önünde bulunduran yazar, yüzyılın son büyük global konferanslarından biri olan BM Dördüncü Kadın Konferansı izlenimlerini paylaşıma açıyor.