Gökkuşağına İki Bilet, Attila Şenkon'un yeni romanı. Özyaşamöyküsel özellikler gösteren romanında Şenkon, arka plana 1960'ların Ankara'sını alır. 70'lere yaklaşılırken Türkiye'de siyasal çalkantılar baş göstermiştir, bir yandan da toplumun değer yargıları bozulmuş, insani ilişkiler zedelenmeye başlamıştır. Ama bu tablonun üzerinde ayakta kalmaya çabalayan dostluklar, sıcak aile ilişkileri de vardır elbette.
Babasının kendisine armağan ettiği düş kumbarasında gündüzdüşlerini biriktiren Işık, bir yandan yazıp boyadığı el emeği kitaplarını yüreğinde taşımakta, bir yandan da çevresindeki değişimi algılamaya çalışmaktadır. Romanda Işık'ın yanı sıra, çocuğunu sevgiyle yetiştirmeye çalışan baba (ki roman ona adanmış bir güzellemedir aslında), canlanıp okuyucunun gözü önünde beliren mahalle arkadaşları Orhan ve Sağkız ve onları birbirlerine bağlayan daha pek çok karaktere de yer açılmıştır. Şenkon romanında komşuluk ilişkilerini anlatırken, kişiler neredeyse birer simgeye dönüşür ve çeşitli dünya görüşlerinin nasıl bir arada yaşayabileceklerini gösterir.
Böylece Gökkuşağına İki Bilet, bir türlü oluşturamadığımız kentlilik bilincine, bireyin kendine özgü bir değerler sistemi oluşturmasının gerekliliğine ve çocuğunu sevgiyle yetiştirmiş babalara övgüyle tamamlanır.
Kitap, özyaşamöyküsel öğeler taşıması nedeniyle de okura ilginç olanaklar sunmakta. Belki her yazar yetişme çağında kendisine bu denli destek olan bir babaya sahip olamaz, ama çocuk-yazar, yönelimlerini ortaya daha o yaşlarda koymaz mı?
Sonunda, yitirilen şeylere ağlamamız hiç de ayıplanacak bir şey değildir: Çünkü gözlerden yaş dökülmedikçe, yürekte gökkuşağı görünmez...
Gökkuşağına İki Bilet, Attila Şenkon'un yeni romanı. Özyaşamöyküsel özellikler gösteren romanında Şenkon, arka plana 1960'ların Ankara'sını alır. 70'lere yaklaşılırken Türkiye'de siyasal çalkantılar baş göstermiştir, bir yandan da toplumun değer yargıları bozulmuş, insani ilişkiler zedelenmeye başlamıştır. Ama bu tablonun üzerinde ayakta kalmaya çabalayan dostluklar, sıcak aile ilişkileri de vardır elbette.
Babasının kendisine armağan ettiği düş kumbarasında gündüzdüşlerini biriktiren Işık, bir yandan yazıp boyadığı el emeği kitaplarını yüreğinde taşımakta, bir yandan da çevresindeki değişimi algılamaya çalışmaktadır. Romanda Işık'ın yanı sıra, çocuğunu sevgiyle yetiştirmeye çalışan baba (ki roman ona adanmış bir güzellemedir aslında), canlanıp okuyucunun gözü önünde beliren mahalle arkadaşları Orhan ve Sağkız ve onları birbirlerine bağlayan daha pek çok karaktere de yer açılmıştır. Şenkon romanında komşuluk ilişkilerini anlatırken, kişiler neredeyse birer simgeye dönüşür ve çeşitli dünya görüşlerinin nasıl bir arada yaşayabileceklerini gösterir.
Böylece Gökkuşağına İki Bilet, bir türlü oluşturamadığımız kentlilik bilincine, bireyin kendine özgü bir değerler sistemi oluşturmasının gerekliliğine ve çocuğunu sevgiyle yetiştirmiş babalara övgüyle tamamlanır.
Kitap, özyaşamöyküsel öğeler taşıması nedeniyle de okura ilginç olanaklar sunmakta. Belki her yazar yetişme çağında kendisine bu denli destek olan bir babaya sahip olamaz, ama çocuk-yazar, yönelimlerini ortaya daha o yaşlarda koymaz mı?
Sonunda, yitirilen şeylere ağlamamız hiç de ayıplanacak bir şey değildir: Çünkü gözlerden yaş dökülmedikçe, yürekte gökkuşağı görünmez...