Türk edebiyatında köy hayatına ve köylülüğe “içeriden” bakışın ilk örneklerinden sayılabilecek Göl İnsanları için Nâzım Hikmet, Kemal Tahir'e yazdığı 13 Mart 1941 tarihli mektubunda, “Senden o kadar defa dinlediğim, âdeta birçok satırlarını başlarken sonunu getirecek kadar hatırladığım ilk hikayeyi yine büyük bir lezzetle, iştiha ile ve gururla okuyorum,” demektedir; 7 Mayıs 1941 tarihli mektubunda ise düşüncesini açık ve değişmez bir biçimde ortaya koyar: “Hiç endişeye düşme Göl İnsanları Türk edebiyatının en güzel dört hikâyesi olarak kalacaktır.”
Türk edebiyatında köy hayatına ve köylülüğe “içeriden” bakışın ilk örneklerinden sayılabilecek Göl İnsanları için Nâzım Hikmet, Kemal Tahir'e yazdığı 13 Mart 1941 tarihli mektubunda, “Senden o kadar defa dinlediğim, âdeta birçok satırlarını başlarken sonunu getirecek kadar hatırladığım ilk hikayeyi yine büyük bir lezzetle, iştiha ile ve gururla okuyorum,” demektedir; 7 Mayıs 1941 tarihli mektubunda ise düşüncesini açık ve değişmez bir biçimde ortaya koyar: “Hiç endişeye düşme Göl İnsanları Türk edebiyatının en güzel dört hikâyesi olarak kalacaktır.”