İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilere karşı Fransız Direnişi'ni konu alan, ‘Yaşamım yapıtlarımdan daha önemlidir; ama insan hem yaşayabilir, hem yazabilir' diyen ve bizzat direnişin içinde yer alan Joseph Kessel'in kaleminden belgesel niteliğinde bir tarihi roman Gölgeler Ordusu.
Yazarının deyişiyle:
“Propaganda namına bir şey yok bu kitapta; kurmaca birer hikâye de değiller burada anlatılanlar. Hiçbir ayrıntı zorlama ya da uydurma değil. Burada yalnızca gerçekliği kanıtlanmış, sahih ve belgelere dayanan; gündelik denebilecek olayların kurgulanmadan, neredeyse rastgele bir araya getirildiği görülecektir. O günlerin Fransa'sının sıradan olaylarıdır bunlar…
“Özgür gazetelerin basıldığı bodrumlarda, özgür yolcuların karşılandığı, özgür çocukların uğurlandığı karanlık arsalarda, duldalarda, tenha köşelerde kerpetenlere, kızdırılmış iğnelere, ezilmiş kemiklere karşı ve de onlara rağmen verilen bu savaş; Fransızların özgür insanlar olarak öldüğü, tüm ülkeye yayılmış işkencehanelerde verilen bu savaş; Fransa'nın şimdiye değin verdiği savaşların en yücesi, en güzelidir. Burada okunacak her olay Fransız halkı tarafından aynen yaşanmıştır.”
Sanırım bu yeni yaşam biçimi ve soğuk, umutsuz öfkesi, onun görünüşünü, davranışlarını, yüz ifadesini ve hareketlerini toptan değiştirdi. Ama bu duruma alıştığını görüyorum. Yolda pek çok defa kılık değiştirdiğini söyledi bana. Bazen saçlarını pudralıyor, onu ağırbaşlı gösteren siyah bir elbise giyiyormuş. Kimi zamansa makyaj yapıp, gözalıcı bir biçimde giyiniyormuş. “Ağırbaşlı yaşlı bir kadından yaşlı bir fahişeye oldukça kolay geçiyorum.” diyor Mathilde kendine özgü, aceleci haliyle.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilere karşı Fransız Direnişi'ni konu alan, ‘Yaşamım yapıtlarımdan daha önemlidir; ama insan hem yaşayabilir, hem yazabilir' diyen ve bizzat direnişin içinde yer alan Joseph Kessel'in kaleminden belgesel niteliğinde bir tarihi roman Gölgeler Ordusu.
Yazarının deyişiyle:
“Propaganda namına bir şey yok bu kitapta; kurmaca birer hikâye de değiller burada anlatılanlar. Hiçbir ayrıntı zorlama ya da uydurma değil. Burada yalnızca gerçekliği kanıtlanmış, sahih ve belgelere dayanan; gündelik denebilecek olayların kurgulanmadan, neredeyse rastgele bir araya getirildiği görülecektir. O günlerin Fransa'sının sıradan olaylarıdır bunlar…
“Özgür gazetelerin basıldığı bodrumlarda, özgür yolcuların karşılandığı, özgür çocukların uğurlandığı karanlık arsalarda, duldalarda, tenha köşelerde kerpetenlere, kızdırılmış iğnelere, ezilmiş kemiklere karşı ve de onlara rağmen verilen bu savaş; Fransızların özgür insanlar olarak öldüğü, tüm ülkeye yayılmış işkencehanelerde verilen bu savaş; Fransa'nın şimdiye değin verdiği savaşların en yücesi, en güzelidir. Burada okunacak her olay Fransız halkı tarafından aynen yaşanmıştır.”
Sanırım bu yeni yaşam biçimi ve soğuk, umutsuz öfkesi, onun görünüşünü, davranışlarını, yüz ifadesini ve hareketlerini toptan değiştirdi. Ama bu duruma alıştığını görüyorum. Yolda pek çok defa kılık değiştirdiğini söyledi bana. Bazen saçlarını pudralıyor, onu ağırbaşlı gösteren siyah bir elbise giyiyormuş. Kimi zamansa makyaj yapıp, gözalıcı bir biçimde giyiniyormuş. “Ağırbaşlı yaşlı bir kadından yaşlı bir fahişeye oldukça kolay geçiyorum.” diyor Mathilde kendine özgü, aceleci haliyle.