“Yine gece ve yine sen varsın aklımda... Bir de hüzün... Aynı o şiirdeki gibi... Seni düşünmediğim zaman mı var ki? İşte bu vakitlerde bambaşka bir aleme geçiyorum. Hep böyle mi yaşıyorum ki? Sen olduğunda dünya sürgünüm eziyet halinden çıkıyor, sanki bin bir türlü çiçeğin olduğu bir bahçeye dönüyor her yanım birden... Yalnız çiçeklerin rengi değil rayihaları da dolduruyor dört bir tarafı. Anlıyorum ki tüm çiçeklerin kokularının karışmasından oluşmuş senin kokun... Ne muhteşem bir şey... Dünyada senden başka birinde yok o rayiha. Hayattan bıkkınlığım bitiveriyor o kokuyu duyduğumda. Hafiften bir tını geliyor kulağıma, bazen uşşak, bazen hüzzam veya hicaz çokça da nihavend oluveriyor gönlümün sesi. Karıştırıyorum ara sıra bunlarla senin sesini.
Her seste senin sesini duyuyor, gözlerini görüyorum baktığım her yerde. Gülümsüyorsun bana, hiç konuşmadan bakıyorsun öylece. İşte o anlarda daha çok şükrediyorum Allah'a... Seni, gönlüme düşürdüğü için...”
“Yine gece ve yine sen varsın aklımda... Bir de hüzün... Aynı o şiirdeki gibi... Seni düşünmediğim zaman mı var ki? İşte bu vakitlerde bambaşka bir aleme geçiyorum. Hep böyle mi yaşıyorum ki? Sen olduğunda dünya sürgünüm eziyet halinden çıkıyor, sanki bin bir türlü çiçeğin olduğu bir bahçeye dönüyor her yanım birden... Yalnız çiçeklerin rengi değil rayihaları da dolduruyor dört bir tarafı. Anlıyorum ki tüm çiçeklerin kokularının karışmasından oluşmuş senin kokun... Ne muhteşem bir şey... Dünyada senden başka birinde yok o rayiha. Hayattan bıkkınlığım bitiveriyor o kokuyu duyduğumda. Hafiften bir tını geliyor kulağıma, bazen uşşak, bazen hüzzam veya hicaz çokça da nihavend oluveriyor gönlümün sesi. Karıştırıyorum ara sıra bunlarla senin sesini.
Her seste senin sesini duyuyor, gözlerini görüyorum baktığım her yerde. Gülümsüyorsun bana, hiç konuşmadan bakıyorsun öylece. İşte o anlarda daha çok şükrediyorum Allah'a... Seni, gönlüme düşürdüğü için...”