Necati Mert'in Bütün Öyküleri'nin ikinci cildinde yazarın 90'lı yıllarda yazdığı ve 1996'da Geceye Uçurulan Güvercinler ile 2002'de Gönüller Küçüldü adı altında topladığı öyküler yer alıyor.
"Kadın sabırlıydı. Her şeyin gönlünce olmasını bekler, beklerdi. İlk kez, beklediğimi oldurmak için ben de bir adım atayım, dem
işti; demişti ya onu da atmış sürdürememişti.
İç içe iki adamdan küçüğü:
‘O benim Müzeyyen Abla'm! Laf söyletmem!' dedi.
Büyük olan, dediklerinden utandı." ("Ablasız"dan)
Eski hayat içinde yetişmiş, yenisinin dilini kuramamış taşra insanlarının çarşı, mahalle, aile hayatlarında açmaza düşüp gecelere güvercin uçurmaları... Her biri hem acıtan hem gülümseten ve birbirinden firaklı insanlık halleri...
"‘Hem, zaman her acıyı sağaltır.'
‘Bunu sağaltmaz kızım.'
‘Özür dilemiş. Dilemese daha mı iyiydi?'
‘Özrüne diyeceğim yok.'
Durdu kadın. Yutkundu. Sonunda diyeceğini bir ney iniltisiyle dedi:
‘Ben o gözle görüldüm bir kere. Zaman bunu nasıl sağaltır?'" ("O Gözle"den)Necati Mert Türkçeye onunla "cilveleşecek, şakalaşacak kadar" hâkim. Anlattıklarını asıl okunası kılan da bu dil.
Necati Mert'in Bütün Öyküleri'nin ikinci cildinde yazarın 90'lı yıllarda yazdığı ve 1996'da Geceye Uçurulan Güvercinler ile 2002'de Gönüller Küçüldü adı altında topladığı öyküler yer alıyor.
"Kadın sabırlıydı. Her şeyin gönlünce olmasını bekler, beklerdi. İlk kez, beklediğimi oldurmak için ben de bir adım atayım, dem
işti; demişti ya onu da atmış sürdürememişti.
İç içe iki adamdan küçüğü:
‘O benim Müzeyyen Abla'm! Laf söyletmem!' dedi.
Büyük olan, dediklerinden utandı." ("Ablasız"dan)
Eski hayat içinde yetişmiş, yenisinin dilini kuramamış taşra insanlarının çarşı, mahalle, aile hayatlarında açmaza düşüp gecelere güvercin uçurmaları... Her biri hem acıtan hem gülümseten ve birbirinden firaklı insanlık halleri...
"‘Hem, zaman her acıyı sağaltır.'
‘Bunu sağaltmaz kızım.'
‘Özür dilemiş. Dilemese daha mı iyiydi?'
‘Özrüne diyeceğim yok.'
Durdu kadın. Yutkundu. Sonunda diyeceğini bir ney iniltisiyle dedi:
‘Ben o gözle görüldüm bir kere. Zaman bunu nasıl sağaltır?'" ("O Gözle"den)Necati Mert Türkçeye onunla "cilveleşecek, şakalaşacak kadar" hâkim. Anlattıklarını asıl okunası kılan da bu dil.