Şiiri hep çok sevdim. O büyülü sözcüklerin arasında gezinirken içimdeki hayali coğrafyaları keşfettim. Ama bu karikatür aşkına düşmemden sonraydı. Uçsuz bucaksız sanat evreninde; çizgi, resim, karikatür ilk aşkımdı.
Yıllarca bir nehrin iki kolu gibi aktı şiir ve karikatür, entelektüel yolculuğumda hayatı anlamama ve anlatmama vesile oldular.
Gün geldi, nehrin iki kolu birbirine karıştı. Aslında galiba bu kaçınılmazdı. Önce çizimlerimin altına kısa şiirler yazdım; yazdıklarıma ne kadar şiir denebilirse. Ama zihnimdeki ideal bileşimin bu olmadığını hissediyordum. Çizimlerimde şiiri, “resim-altı” yazı mantığıyla değil, çizginin bir parçası olarak var etmeliydim. Şiir görselleşmeli, çizgileşmeliydi; aradığım buydu. Böylece “Göz Hakkı”nın öncüsü sayılabilecek işler çıktı ortaya.
Şiiri hep çok sevdim. O büyülü sözcüklerin arasında gezinirken içimdeki hayali coğrafyaları keşfettim. Ama bu karikatür aşkına düşmemden sonraydı. Uçsuz bucaksız sanat evreninde; çizgi, resim, karikatür ilk aşkımdı.
Yıllarca bir nehrin iki kolu gibi aktı şiir ve karikatür, entelektüel yolculuğumda hayatı anlamama ve anlatmama vesile oldular.
Gün geldi, nehrin iki kolu birbirine karıştı. Aslında galiba bu kaçınılmazdı. Önce çizimlerimin altına kısa şiirler yazdım; yazdıklarıma ne kadar şiir denebilirse. Ama zihnimdeki ideal bileşimin bu olmadığını hissediyordum. Çizimlerimde şiiri, “resim-altı” yazı mantığıyla değil, çizginin bir parçası olarak var etmeliydim. Şiir görselleşmeli, çizgileşmeliydi; aradığım buydu. Böylece “Göz Hakkı”nın öncüsü sayılabilecek işler çıktı ortaya.