Ölüm en kanlı haliyle giymişti kızıllarını. Kırmızı pelerinli ölüm uşakları kol geziyordu Karguşa'da. Her şeyden habersiz bir halk, dalmıştı gecenin en sessiz uykularından birine. Yeni doğmuş bebekler, çocuklar, kadınlar ve yaşlı erkekler. O gecenin şafağında doğacak karanlıktan habersizdiler. Ecel onlar için dev çukurlar kazıyordu, başsız gövdeler ve gövdesiz başlar için mezarlar.
Yerden metrelerce yüksekte…
Kartallar kayasında belirdi siyah gölge, iki elini yanlara doğru açmış, kimsenin daha önce hiç duymadığı bir dilde bir şeyler mırıldanıyordu. Karguşa ve bütün vadi, şimdi ayaklarının altındaydı. Bir tek kuş uyanmadı o sabah, kuşlar terk etmişlerdi gece yarısı bölüp uykularını bu mazlum coğrafyayı.
Ölüm en kanlı haliyle giymişti kızıllarını. Kırmızı pelerinli ölüm uşakları kol geziyordu Karguşa'da. Her şeyden habersiz bir halk, dalmıştı gecenin en sessiz uykularından birine. Yeni doğmuş bebekler, çocuklar, kadınlar ve yaşlı erkekler. O gecenin şafağında doğacak karanlıktan habersizdiler. Ecel onlar için dev çukurlar kazıyordu, başsız gövdeler ve gövdesiz başlar için mezarlar.
Yerden metrelerce yüksekte…
Kartallar kayasında belirdi siyah gölge, iki elini yanlara doğru açmış, kimsenin daha önce hiç duymadığı bir dilde bir şeyler mırıldanıyordu. Karguşa ve bütün vadi, şimdi ayaklarının altındaydı. Bir tek kuş uyanmadı o sabah, kuşlar terk etmişlerdi gece yarısı bölüp uykularını bu mazlum coğrafyayı.