Dünyada son yıllarda yaşanan gelişmeler devlet anlayışında çok ciddi manada değişiklikleri gündeme getirmiştir. Özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde refah devleti anlayışının krize girmesi, dünyada ve ülkemizde devlete ve buna bağlı olarak kamu yönetimine bakış açısını önemli ölçüde değiştirmiştir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde refah devleti anlayışının bir sonucu olarak devlet faaliyet alanının aşırı derecede genişlemiş olması ya da devletin aşırı büyümesi birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Büyüyen ve genişleyen devletin sosyal maliyetinin, sosyal faydasından daha fazla olmaya başladığı yönünde genel bir kanaat oluşmaya ve bu gelişmenin doğal bir sonucu olarak geleneksel devlet anlayışı sorgulanmaya başlamıştır. Başka bir deyişle, sorunların çözümü olarak düşünülen devlet, sorunların asıl kaynağı olarak görülmeye ve bu bağlamda temel amacı sorgulanmaya başlamıştır.
Dünyada son yıllarda yaşanan gelişmeler devlet anlayışında çok ciddi manada değişiklikleri gündeme getirmiştir. Özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde refah devleti anlayışının krize girmesi, dünyada ve ülkemizde devlete ve buna bağlı olarak kamu yönetimine bakış açısını önemli ölçüde değiştirmiştir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde refah devleti anlayışının bir sonucu olarak devlet faaliyet alanının aşırı derecede genişlemiş olması ya da devletin aşırı büyümesi birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Büyüyen ve genişleyen devletin sosyal maliyetinin, sosyal faydasından daha fazla olmaya başladığı yönünde genel bir kanaat oluşmaya ve bu gelişmenin doğal bir sonucu olarak geleneksel devlet anlayışı sorgulanmaya başlamıştır. Başka bir deyişle, sorunların çözümü olarak düşünülen devlet, sorunların asıl kaynağı olarak görülmeye ve bu bağlamda temel amacı sorgulanmaya başlamıştır.