Biraz mahmur, biraz da keyifsizce çıktım dışarı. Yalpalayarak yürüyorum. Kızıl ışıklar, ufku perdeleyen siyah bulutları delmek üzere. Evler derin uykuda. Serin bir rüzgâr yokluyor sokakları. Sahipsiz kediler ve köpekler, çöp yığınlarını karıştırmaktan yorgun. Kâğıt toplayanlar da birer ikişer caddelere, sokaklara dağılıyor.
Sabah yakın.
Güneş kirli sarı rengiyle çivit mavisi gökyüzünü dipten dipten kovarken serçeler çoktan uyanmış, heyecanla insanları sabahı karşılamaya çağırıyorlar. Bir durgunluk var her tarafta. Adımlarım kararsız. Sabahın eşiğindeki şehrin bu en bakir vaktini içimde hissetmek için kendimi yoklayınca, düşüncelerim birbiriyle ilgisiz şeylere kaydı. Dışımdaki sessizlik beni hesaba çekiyor. İçimdeki ve dışımdaki sessiz ses birbirine tutunuyor. Seslerde ezelden beri biriken sonsuzluğun yankısı derinliğine çekiyor beni.
Boşluğu taşıyan adımlarım yönünü buldu. Apayrı bir kımıldanış var şimdi içimde. yanan Şehir
Biraz mahmur, biraz da keyifsizce çıktım dışarı. Yalpalayarak yürüyorum. Kızıl ışıklar, ufku perdeleyen siyah bulutları delmek üzere. Evler derin uykuda. Serin bir rüzgâr yokluyor sokakları. Sahipsiz kediler ve köpekler, çöp yığınlarını karıştırmaktan yorgun. Kâğıt toplayanlar da birer ikişer caddelere, sokaklara dağılıyor.
Sabah yakın.
Güneş kirli sarı rengiyle çivit mavisi gökyüzünü dipten dipten kovarken serçeler çoktan uyanmış, heyecanla insanları sabahı karşılamaya çağırıyorlar. Bir durgunluk var her tarafta. Adımlarım kararsız. Sabahın eşiğindeki şehrin bu en bakir vaktini içimde hissetmek için kendimi yoklayınca, düşüncelerim birbiriyle ilgisiz şeylere kaydı. Dışımdaki sessizlik beni hesaba çekiyor. İçimdeki ve dışımdaki sessiz ses birbirine tutunuyor. Seslerde ezelden beri biriken sonsuzluğun yankısı derinliğine çekiyor beni.
Boşluğu taşıyan adımlarım yönünü buldu. Apayrı bir kımıldanış var şimdi içimde. yanan Şehir