Güzel Günler'in anlatıcısı, her gün Viyana ve Belgrad arasında çalışan Gurbetçi Ekspresi denen bir otobüste, Macaristan'ın çorak arazilerinden geçiyor. Büyüdüğü şehre doğru... Bombalar, savaş; önce sevmeyi sonra nefret etmeyi öğrendiği Miloşeviç ve babası... İşte şimdi, onların ideolojilerini ve fırsatçılıklarını reddeden kahramanımız kendini bir sürgüne mahkûm ediyor. Ancak burada da Balkanlardan kaçmak mümkün olmuyor.
Çocukluğunu ve gençliğini Sırbistan'da geçiren Avusturyalı yazar Marko Diniç, Belgrad'ın bombalanmasından yirmi yıl sonra etkileyici bir hikâye ile kendini ne evinde ne de gurbette hissedebilen, geçmişini anlamaya çalışırken geleceği için mücadele eden, travmalarla dolu bir kuşağı anlatıyor. Yugoslav gurbetçilerini...
"Kolay kolay unutamayacağınız güçlü ve yıkıcı bir kitap."
— Ralph Gerstenberg, SWR2
"Marko Diniç, Avrupa ve milliyetçilik üzerine göndermeleriyle oldukça mühim bir kitap kaleme almıştır."
— Sebastian Fasthuber, Falter
Güzel Günler'in anlatıcısı, her gün Viyana ve Belgrad arasında çalışan Gurbetçi Ekspresi denen bir otobüste, Macaristan'ın çorak arazilerinden geçiyor. Büyüdüğü şehre doğru... Bombalar, savaş; önce sevmeyi sonra nefret etmeyi öğrendiği Miloşeviç ve babası... İşte şimdi, onların ideolojilerini ve fırsatçılıklarını reddeden kahramanımız kendini bir sürgüne mahkûm ediyor. Ancak burada da Balkanlardan kaçmak mümkün olmuyor.
Çocukluğunu ve gençliğini Sırbistan'da geçiren Avusturyalı yazar Marko Diniç, Belgrad'ın bombalanmasından yirmi yıl sonra etkileyici bir hikâye ile kendini ne evinde ne de gurbette hissedebilen, geçmişini anlamaya çalışırken geleceği için mücadele eden, travmalarla dolu bir kuşağı anlatıyor. Yugoslav gurbetçilerini...
"Kolay kolay unutamayacağınız güçlü ve yıkıcı bir kitap."
— Ralph Gerstenberg, SWR2
"Marko Diniç, Avrupa ve milliyetçilik üzerine göndermeleriyle oldukça mühim bir kitap kaleme almıştır."
— Sebastian Fasthuber, Falter