Dinler, geleceğe yönelik mutlu düzen özleminden doğmuş toplumsal olgulardır. Kapitalizmle halkların din olguları arasında teorik bir çatışma vardır. Ve bu teorik çatışma, uygulamada devlet erkini elinde tutan kapitalizmin başarısıyla sonuçlanmıştır. Gerek feodalite, gerekse ticaret ve sanayi kapitalizmi dini denetim altına alabilmek için elinden geleni yapmış, sayısız insan kanı dökmüştür. Bizce bankerlerin, sermayedarların, plütokratlarm yani kapitalizmin insanlığı sürekli olarak egemenlik altında tutabilmesi, ancak dini denetim altına alacak düzenleri kurmasıyla mümkün olmaktadır. Bu kitap Anadolu'da bunun nasıl oluştuğunun hikayesidir.
Dinler, geleceğe yönelik mutlu düzen özleminden doğmuş toplumsal olgulardır. Kapitalizmle halkların din olguları arasında teorik bir çatışma vardır. Ve bu teorik çatışma, uygulamada devlet erkini elinde tutan kapitalizmin başarısıyla sonuçlanmıştır. Gerek feodalite, gerekse ticaret ve sanayi kapitalizmi dini denetim altına alabilmek için elinden geleni yapmış, sayısız insan kanı dökmüştür. Bizce bankerlerin, sermayedarların, plütokratlarm yani kapitalizmin insanlığı sürekli olarak egemenlik altında tutabilmesi, ancak dini denetim altına alacak düzenleri kurmasıyla mümkün olmaktadır. Bu kitap Anadolu'da bunun nasıl oluştuğunun hikayesidir.