Anlaşılacağı üzere eserimiz, izahlı bir Hadis-i Şerif tercümesidir.
Bu eserimizi okuyacakların hemen hepsi, Hadis-i Şerif, cümlesinin ifade ettiği manayı bilir .. Ama, bilmeyenler de olabilir .. Biz burada daha çok bilmeyenleri düşünerek, kısaca tarifini yapıp geçeceğiz .
Şöyle ki:
Ravisi itimada şayan; anlatmak istediği mana, Ayet-i Kerimelerin ruhuna uygun; üslubu düzgün ve zayıflık, düzensizlik gibi haller'den beri olduktan sonra: Peygamber (s.a.v.) efendimize ait olduğu bildirilen her mübarek kelamın .adı: Hadis-i Şerif'dir .. Hem de: Sahih .. Hadis-i Şerif'lerin durumu, ravilerin ve rivayetlerin sıhhatine göre değişir ..
Mesela: Aziz hadis, salih hadis, garib hadis ve zaif hadis gibi.. Biz bu yazımızda onlardan bahsetmiyeceğiz .. Çünkü onlar, ayrı bir mevzudur; tafsiri ciltlere sığmaz .. Bu mevzuda geniş malumat isteniyorsa, usul kitaplarına bakmak daha faydalı olur .. Bizim burada verebileceğimiz kısa malumat, haliyle yeterli olamaz ..
Hadis-i Şerif'ler, daha ziyade Ayet-i Kerimelerin şerhi mesabesindedir. Bilhassa dini ahkamın' icrasında Özellikle itikada taalluk eden yerlerde, dikkatli olmak icab eder. Şerhine bakmadan ve ehline sorup ifade ettiği mana derinliğini anlamadan dalmamalıdır Sonra, Allah korusun; boğulmak işten bile değildir ..
Amel işine gelince, meali 691 numaralı Hadis-i Şerifte bulunan şu manaya dikkat etmelidir:
-Sünnet, ikidir: Farzdaki sünnet .. Bir de farz olmayandaki sünnet.
Farzda bulunan sünnetin aslı Allah·ü Teala'nın kitabındadır. Onu almak bir hidayet; terk i ise dalalettir.
Aslı Allah-ü Tealanın kitabında olmayan sünnete gelince, onu almak bir fazilet; terketmek ise, hata sayılmaz .
Ancak, burada büyük zatların şu hükmünü hemen arzetmek yerinde olur; diyorlar ki:
- Sünneti kasden terk, şefaatten mahrum kalmaya sebeb olur Sonra onun ümmeti olduğumuzu neyle isbat edeceğiz?
Şunu da unutmamalı ki: Gördüğümüz her Hadis-i Şerifle mutlaka amel etmemiz gerekmez. Bir Hadis-i Şerifin hükmünü, bir başka. Hadis-i Şerif neshetmiş; yani, hükümsüz bırakmış olabilir. Bunu da ancak muuhaddis, hatta müçtehid vasfın haiz zatlar bilebilir. Bu sebeple; gerek itikad, gerek amel bakımından daima onların eserlerinden alınan Hadis-i Şeriflere önem vermeliyiz.. sonra.. izleyeceğimiz yol, seçeceğimiz hedef, onların tevil ve tefsirine göre olmalıdır. İşte bu eserde geçen Hadis-i Şerifler, yolumuzda daima bize ışık tutacak ve' hedefimizi gösterecek niteliktedir.. Sebebine gelince: Hemen hepsi, bahsini ettiğimiz muhaddis, hattta müçtehid zatların eserlerinden seçilerek alınmıştır ..
Anlaşılacağı üzere eserimiz, izahlı bir Hadis-i Şerif tercümesidir.
Bu eserimizi okuyacakların hemen hepsi, Hadis-i Şerif, cümlesinin ifade ettiği manayı bilir .. Ama, bilmeyenler de olabilir .. Biz burada daha çok bilmeyenleri düşünerek, kısaca tarifini yapıp geçeceğiz .
Şöyle ki:
Ravisi itimada şayan; anlatmak istediği mana, Ayet-i Kerimelerin ruhuna uygun; üslubu düzgün ve zayıflık, düzensizlik gibi haller'den beri olduktan sonra: Peygamber (s.a.v.) efendimize ait olduğu bildirilen her mübarek kelamın .adı: Hadis-i Şerif'dir .. Hem de: Sahih .. Hadis-i Şerif'lerin durumu, ravilerin ve rivayetlerin sıhhatine göre değişir ..
Mesela: Aziz hadis, salih hadis, garib hadis ve zaif hadis gibi.. Biz bu yazımızda onlardan bahsetmiyeceğiz .. Çünkü onlar, ayrı bir mevzudur; tafsiri ciltlere sığmaz .. Bu mevzuda geniş malumat isteniyorsa, usul kitaplarına bakmak daha faydalı olur .. Bizim burada verebileceğimiz kısa malumat, haliyle yeterli olamaz ..
Hadis-i Şerif'ler, daha ziyade Ayet-i Kerimelerin şerhi mesabesindedir. Bilhassa dini ahkamın' icrasında Özellikle itikada taalluk eden yerlerde, dikkatli olmak icab eder. Şerhine bakmadan ve ehline sorup ifade ettiği mana derinliğini anlamadan dalmamalıdır Sonra, Allah korusun; boğulmak işten bile değildir ..
Amel işine gelince, meali 691 numaralı Hadis-i Şerifte bulunan şu manaya dikkat etmelidir:
-Sünnet, ikidir: Farzdaki sünnet .. Bir de farz olmayandaki sünnet.
Farzda bulunan sünnetin aslı Allah·ü Teala'nın kitabındadır. Onu almak bir hidayet; terk i ise dalalettir.
Aslı Allah-ü Tealanın kitabında olmayan sünnete gelince, onu almak bir fazilet; terketmek ise, hata sayılmaz .
Ancak, burada büyük zatların şu hükmünü hemen arzetmek yerinde olur; diyorlar ki:
- Sünneti kasden terk, şefaatten mahrum kalmaya sebeb olur Sonra onun ümmeti olduğumuzu neyle isbat edeceğiz?
Şunu da unutmamalı ki: Gördüğümüz her Hadis-i Şerifle mutlaka amel etmemiz gerekmez. Bir Hadis-i Şerifin hükmünü, bir başka. Hadis-i Şerif neshetmiş; yani, hükümsüz bırakmış olabilir. Bunu da ancak muuhaddis, hatta müçtehid vasfın haiz zatlar bilebilir. Bu sebeple; gerek itikad, gerek amel bakımından daima onların eserlerinden alınan Hadis-i Şeriflere önem vermeliyiz.. sonra.. izleyeceğimiz yol, seçeceğimiz hedef, onların tevil ve tefsirine göre olmalıdır. İşte bu eserde geçen Hadis-i Şerifler, yolumuzda daima bize ışık tutacak ve' hedefimizi gösterecek niteliktedir.. Sebebine gelince: Hemen hepsi, bahsini ettiğimiz muhaddis, hattta müçtehid zatların eserlerinden seçilerek alınmıştır ..