İslam'ın iki temel dayanağı Kur'an ve Hz. Peygamber'in hadisleridir. Kur'an'ın her hangi bir tahrife uğramaksızın günümüze kadar ulaştığı hususunda bir endişe veya şüphe söz konusu değildir. Zira Allah'ın son kitabı, gerek yazılması ve gerekse ezberlenmesi suretiyle, iki koldan korunarak günümüze kadar ulaşmıştır. Ancak, aynı hususu Hz. Peygamber'in hadisleri için söylemek mümkün değildir. Hadisler, çeşitli nedenlerden ötürü, Rasulullah zamanında nisbi oranda kayıt altına alınmıştır. Takip eden yüzyıllık süreçte de bunların nakli daha ziyade sözlü olarak devam etmiştir. Rivayetleri kitaplaştırma faaliyeti, yoğun olarak daha sonra başlamış ve büyük oranda hicri dördüncü asır başlarında sona ermiştir.
Hadislerin gerek sözlü aktarım ve gerekse kitaplaştırma dönemlerinde Allah Rasulü 'nün buyurduğu haliyle nakledilmeleri ve aralarına uyrudma rivayetlerin karışmasının engellenmesi yönünde, hadisçiler başta olmak üzere İslam bilginlerinin ne derece çaba sarf ettikleri ve bunda ne derece başarılı oldukları hususu tartışmalıdır. Ayrıca, söz konusu çabanın ne kadarının hadis metinlerine yönelik olduğu; bir başka ifadeyle, senedlerle meşgul olurken metinlere yeterince eğilip eğilmedikleri de ayrı bir münakaşa konusudur.
Elinizdeki kitap, hadislerin sonraki kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarılması yönünde İslam bilginlerinin harcadıkları çabayı ana hatlarıyla sunmaktadır. Yapılan çalışmaların eksikliklerine ve günümüzde hadis metinlerinin daha iyi değerlendirilebilmesi için yapılabilecek olanlara da değinmektedir. Bu nedenle okurun, konuyla ilgili genel bir bakış açısı kazanacağı, geçmiş bilginlerin çabalarının boyutunu görebileceği günümüzde yapılması gerekenlerle ilgili bir bakış açısı kazanacağı ümit edilmektedir.
İslam'ın iki temel dayanağı Kur'an ve Hz. Peygamber'in hadisleridir. Kur'an'ın her hangi bir tahrife uğramaksızın günümüze kadar ulaştığı hususunda bir endişe veya şüphe söz konusu değildir. Zira Allah'ın son kitabı, gerek yazılması ve gerekse ezberlenmesi suretiyle, iki koldan korunarak günümüze kadar ulaşmıştır. Ancak, aynı hususu Hz. Peygamber'in hadisleri için söylemek mümkün değildir. Hadisler, çeşitli nedenlerden ötürü, Rasulullah zamanında nisbi oranda kayıt altına alınmıştır. Takip eden yüzyıllık süreçte de bunların nakli daha ziyade sözlü olarak devam etmiştir. Rivayetleri kitaplaştırma faaliyeti, yoğun olarak daha sonra başlamış ve büyük oranda hicri dördüncü asır başlarında sona ermiştir.
Hadislerin gerek sözlü aktarım ve gerekse kitaplaştırma dönemlerinde Allah Rasulü 'nün buyurduğu haliyle nakledilmeleri ve aralarına uyrudma rivayetlerin karışmasının engellenmesi yönünde, hadisçiler başta olmak üzere İslam bilginlerinin ne derece çaba sarf ettikleri ve bunda ne derece başarılı oldukları hususu tartışmalıdır. Ayrıca, söz konusu çabanın ne kadarının hadis metinlerine yönelik olduğu; bir başka ifadeyle, senedlerle meşgul olurken metinlere yeterince eğilip eğilmedikleri de ayrı bir münakaşa konusudur.
Elinizdeki kitap, hadislerin sonraki kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarılması yönünde İslam bilginlerinin harcadıkları çabayı ana hatlarıyla sunmaktadır. Yapılan çalışmaların eksikliklerine ve günümüzde hadis metinlerinin daha iyi değerlendirilebilmesi için yapılabilecek olanlara da değinmektedir. Bu nedenle okurun, konuyla ilgili genel bir bakış açısı kazanacağı, geçmiş bilginlerin çabalarının boyutunu görebileceği günümüzde yapılması gerekenlerle ilgili bir bakış açısı kazanacağı ümit edilmektedir.