Dücane Cündioğlu, 31 yazısından oluşan bu kitapta hurafe kavramına çok farklı bir bakış açısından yaklaşıyor. Meselenin derinine inince klişeleşmiş hurafeyi olumsuz, hakikati olumlu bir yere yerleştirme eğilimi de sorgulanıyor:
Tanrı'nın kendisinin ve sözünün dahi bir hurafe olarak telakki edildiği modern dünyada, şayet Müslümanlar insan'ın, tarih'in, insanî ve tarihî olanın hurafe olarak ilan edilmesi karşısında susarlarsa, hiç kuşku duyulmamalı ki bir daha konuşma imkânı da bulamayacaklardır. Hal böyleyken niçin pazarlık yapalım ve hiç de gerek yokken hurafelerimizin masumiyetinden vazgeçmek, asri sathiliğe ram olup hakikatimizi feda etmek gibi sadedilliklerde bulunalım?
Dücane Cündioğlu, 31 yazısından oluşan bu kitapta hurafe kavramına çok farklı bir bakış açısından yaklaşıyor. Meselenin derinine inince klişeleşmiş hurafeyi olumsuz, hakikati olumlu bir yere yerleştirme eğilimi de sorgulanıyor:
Tanrı'nın kendisinin ve sözünün dahi bir hurafe olarak telakki edildiği modern dünyada, şayet Müslümanlar insan'ın, tarih'in, insanî ve tarihî olanın hurafe olarak ilan edilmesi karşısında susarlarsa, hiç kuşku duyulmamalı ki bir daha konuşma imkânı da bulamayacaklardır. Hal böyleyken niçin pazarlık yapalım ve hiç de gerek yokken hurafelerimizin masumiyetinden vazgeçmek, asri sathiliğe ram olup hakikatimizi feda etmek gibi sadedilliklerde bulunalım?