“Gözleriyle salonu taradı, eksikleri kontrol etti belki ellinci kere. Onun oturduğu koltuğu, saten yastığı düzeltti. Ceviz dolabı açıp, siyah urbasının içinden epeydir el vurmadığı udunu çıkardı. Belki, Onun dizlerinin dibine oturur, kır şakaklarına, esrarını çözemediği hançer gibi delen bakışlarına, o yakışıklı yüzüne doya doya bakarak tıngırdatırdı.”
“İnci… Kimi zaman sadasız bir istiridyenin sırrı, kiminde gönül çelen bakışıyla maşukuna ağı içiren bir Feride… Kimileyin peri kızları tarafından, lacivert semaya avuç avuç serpilmiş yıldız tozu; bazen birkaç erkek çocuktan sonra aileye eklenen minicik bir can. Bazen, masum bir çocuğun yanağının süsü; bazen de karanlık odaların duvarlarına hapsolmuş hıçkırık damlasıdır.”
Ödüllü yazar Fatma Pekşen'in kaleminden, bayram şekeri tadında hikâyeler…
“Gözleriyle salonu taradı, eksikleri kontrol etti belki ellinci kere. Onun oturduğu koltuğu, saten yastığı düzeltti. Ceviz dolabı açıp, siyah urbasının içinden epeydir el vurmadığı udunu çıkardı. Belki, Onun dizlerinin dibine oturur, kır şakaklarına, esrarını çözemediği hançer gibi delen bakışlarına, o yakışıklı yüzüne doya doya bakarak tıngırdatırdı.”
“İnci… Kimi zaman sadasız bir istiridyenin sırrı, kiminde gönül çelen bakışıyla maşukuna ağı içiren bir Feride… Kimileyin peri kızları tarafından, lacivert semaya avuç avuç serpilmiş yıldız tozu; bazen birkaç erkek çocuktan sonra aileye eklenen minicik bir can. Bazen, masum bir çocuğun yanağının süsü; bazen de karanlık odaların duvarlarına hapsolmuş hıçkırık damlasıdır.”
Ödüllü yazar Fatma Pekşen'in kaleminden, bayram şekeri tadında hikâyeler…