400 yılı Osmanlı egemenliğinde geçmiş, beş bin yıllık bir kent Halep. Yemekleri mutfak kültürümüze, yaşantısı edebiyatımıza, deyişleri Halep oradaysa arşın burada dilimize girmiş.
Tuhaftır bunca aşina olduğumuz kent hakkında çok az şey biliyoruz. Serhat Öztürk kitabında, Karagöz'deki kadim dolaba binerek, araklar ve şaraplar eşliğinde Hollywood filmlerine esin kaynağı olan Tanrı Hadad'dan St. Simeon'un hikâyesine, Kapalıçarşı'nın dehlizlerinden kalenin etrafında şekillenen yeni dünyaya, hecin develerinden vişneli kebaba, Araplara bakışımızdaki garbiyatçılıktan Halep Ermenilerine, Neanderthal insanından Ümmü Gülsüm'e bir kültürel coğrafyayı kuşatmaya çalışıyor.
Taş ve zaman üzerine bir seyahatname.
400 yılı Osmanlı egemenliğinde geçmiş, beş bin yıllık bir kent Halep. Yemekleri mutfak kültürümüze, yaşantısı edebiyatımıza, deyişleri Halep oradaysa arşın burada dilimize girmiş.
Tuhaftır bunca aşina olduğumuz kent hakkında çok az şey biliyoruz. Serhat Öztürk kitabında, Karagöz'deki kadim dolaba binerek, araklar ve şaraplar eşliğinde Hollywood filmlerine esin kaynağı olan Tanrı Hadad'dan St. Simeon'un hikâyesine, Kapalıçarşı'nın dehlizlerinden kalenin etrafında şekillenen yeni dünyaya, hecin develerinden vişneli kebaba, Araplara bakışımızdaki garbiyatçılıktan Halep Ermenilerine, Neanderthal insanından Ümmü Gülsüm'e bir kültürel coğrafyayı kuşatmaya çalışıyor.
Taş ve zaman üzerine bir seyahatname.