Bu kitap, fıkıh ilmi içerisinde ortaya çıkmış olan küllî kâideleri kavramsal, tarihsel ve doktriner açıdan incelemektedir. Fıkıh eserlerinde yer alan ilkesel düşünceyi yansıtan küllî kâideler, zamanla müstakil eserlerde bir araya getirilerek kavâid literatürünün ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Müslüman toplumların hukuk tecrübesinin ürünü olan bu kaideler, fıkıhçıların gerek kendilerinden önceki birikimi nasıl algıladıklarını gerekse yaşadıkları dönemin meselelerini çözüme kavuştururken bu birikimden nasıl yararlandıklarını ortaya koymaları hasebiyle bugüne de ışık tutmaktadırlar.
Bu bağlamda fıkıh ilminin belirli bir dönemden itibaren durağanlaştığı ve fıkıh eserlerinin birbirlerini tekrarladığı şeklindeki yaklaşıma kavâid literatüründen hareketle cevap veren kitap, fıkhî kâidelerden doğrudan hüküm elde etme biçiminde ortaya çıkan modern anlayışın problemlerine de işaret etmektedir.
Bu kitap, fıkıh ilmi içerisinde ortaya çıkmış olan küllî kâideleri kavramsal, tarihsel ve doktriner açıdan incelemektedir. Fıkıh eserlerinde yer alan ilkesel düşünceyi yansıtan küllî kâideler, zamanla müstakil eserlerde bir araya getirilerek kavâid literatürünün ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Müslüman toplumların hukuk tecrübesinin ürünü olan bu kaideler, fıkıhçıların gerek kendilerinden önceki birikimi nasıl algıladıklarını gerekse yaşadıkları dönemin meselelerini çözüme kavuştururken bu birikimden nasıl yararlandıklarını ortaya koymaları hasebiyle bugüne de ışık tutmaktadırlar.
Bu bağlamda fıkıh ilminin belirli bir dönemden itibaren durağanlaştığı ve fıkıh eserlerinin birbirlerini tekrarladığı şeklindeki yaklaşıma kavâid literatüründen hareketle cevap veren kitap, fıkhî kâidelerden doğrudan hüküm elde etme biçiminde ortaya çıkan modern anlayışın problemlerine de işaret etmektedir.